Cunda adasına gittim gezdim dolaştım. Dolu dolu iki gün geçirdiğim Cunda adasında neler yaptığımı sırasıyla anlatığım deneyimlerle dolu harika bir yazı hazırladım. Çayınızı kahvenizi aldıysanız Cunda gezi rehberi başlıyooor.
Cunda adası, diğer bir adıyla Alibey adası. Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı olan Cunda adası ‘bi dakika bağlı kelimesini sadece mecazi anlamda kullanmadım burası gerçekten Ayvalığa bir köprü ile bağlı’ çok şirin küçük bir ada. Evet Ayvalığa geldiğinizde Cunda tabelalarını takip ederken karşınıza bu küçük köprü çıkacak, köprüyü geçtiğinizde Cunda adasına giriş yapmış bulunacaksınız. Araç ile birkaç dakika içinde geçebileceğiniz mesafede olan bu köprü 1964 yılında inşa edilerek Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü unvanını kapmıştır. Boğaz köprüsü deyince aklınıza İstanbul boğaz köprüsü gibi ücret ödeniyor mu sorusu gelebilir hemen cevaplayayım hayır köprüye herhangi bir ücret ödenmiyor.

Cunda adası son senelerde popüleritesini artırmaya başlamış tatlı bir ege adası. Ayvalığa bağlı 22 adet adadan sadece 1 tanesi ve tek yaşam olanıdır. Cunda adası hariç bu adaların hiçbirisinde yerleşim ve yaşam bulunmuyor. Cunda’nın tepelik bölgelerinden görülebilen bu küçük adaları eğer siz de benim gibi yakından görmek isterseniz tekne turlarına binebileceğinizi belirteyim. Tekne turları bu adaların koylarında durup sizin için bu koylarda yüzme molası veriyor. Tekne turu detaylarını yazımın devamında anlatıyor olacağım.
İçindekiler
Cunda Adası Gezilecek Yerler
Aşıklar tepesi; Aşıklar tepesi denilen bölgeye geldiyseniz tepede 2 tane yel değirmeni göreceksiniz. Bu yel değirmenlerinden bir tanesi Agios Yannis Kilisesi diğeri de Sevim Necdet kent kütüphanesi olarak hizmet veriyorlar. İki yel değirmeni de yan yana olduğundan dolayı ikisini de bir çırpıda gezdikten sonra bahçede bulunan kafeteryada içeceğinizi yudumlayabilirsiniz. önemli bir detay; aşıklar tepesine arabayla çıkılabiliyor ama bence siz arabayla çıkmayın. yürüyerek sahil kısmından başlayıp ortalama 15 dakika bir mesafede bulunuyor. Cundanın tatlı ara sokaklarını gezerek giderken yol size kısa bile gelecek. bir önemli hatırlatma daha; aşıklar tepesine çıkarken mutlaka rahat bir ayakkabı giymenizi öneriyorum. çünkü ara sokaklar genel olarak Arnavut kaldırımlı taş sokaklardan oluşuyor.
Rahmi Koç Müzesi; Aşıklar tepesine çıkıp yel değirmenlerini gezdikten sonra yine Arnavut kaldırımlı taşlarla döşeli tatlı sokaklardan aşağıya doğru iniyoruz. inerken çıktığınız sokaklardan değilde farklı sokaklardan inmeye özen gösterin, çünkü Cunda’nın her ara sokağı birbirinden tatlı ve görülmeye değer. Resmen evler ve sokaklar tarih kokuyor. Evet yel değirmenlerinden inerken bu sefer hedefiniz Rahmi koç müzesi olsun. çarşıya inmeden önce ara sokakların birinde müzeye rastlayacaksınız, gayet bulabileceğiniz bir konumda bulunuyor. Zaten büyük bir ihtimalle yolda sizin gibi müzeye giden insanlara rastlayacaksınız. Müzeye 7 tl ödeyerek giriş yapabiliyorsunuz (fiyat 2019 yazı için geçerli), tabi eğer müze kartınız varsa şanslısınız ücret ödemeden gezebilirsiniz. Aşıklar tepesi ve Rahmi koç müzesini gezdikten sonra sıra Patricia koyuna gitmeye geldi. buraya aracınızla gitmeniz gerekli çünkü bu koy adanın bir diğer ucunda bulunuyor. Cunda sahil kısımında ücretli otoparklar bulunuyor buralara aracınızı bırakıp geri alabilirsiniz.
Patricia Koyu; Cunda’da nerede denize girebilirim diyorsanız cevabı Patricia koyunda. Aslında Cunda’nın hemen bir çok yerinde denize girebilirsiniz ama ben diğer yerlere göre daha bakir ve sakin bir ortamı olan Patricia koyunda mutlaka denize girmenizi öneririm. Patricia koyu oldukça geniş bir koy olup denizi dalgasız ve diğer yerlere göre daha ılıktır. Bazı yerleri kumluk ve ne kadar ilerleseniz de su seviyesi boyunuzu geçmiyor. Koy yoluna girer girmez istediğiniz yerde denize girebilirsiniz. Ama yok ben plaj istiyorum diyorsanız koyun sonuna doğru ilerlemeniz gerekli. Bıyıklı ve Sobe plajlara gidebilirsiniz. Patricia koyu bakir bir bölge olduğundan dolayı alışveriş yapabileceğiniz yer bulmakta zorlanabilirsiniz mesela ben bulamadım neyse ki hazırlıklı gelmiştim bu yüzden yiyecek-içeceklerinizi mutlaka merkezden alın öyle gelin. Şemsiyenizi ve havlunuzu da yanınıza aldıysanız akşama kadar burada vakit geçirebilirsiniz.
Gelelim Patricia koyu ile ilgili önemli bir detay vermeye; Patricia koyu merkeze araçla 15-20 dakika mesafede bulunuyor ama yollarının toprak ve mıcırlı olmasından dolayı ulaşım 30-35 dakikaya çıkabiliyor. Yani yolları arabayı biraz yoracak cinsten bu detayı aktarayım da ona göre koya doğru yola çıkın. Peki ben nasıl gittim? Ben aracımla gittim ama çok yavaş bir şekilde aracımı yormadan yol aldım. Herhangi bir sorun yaşamadım. Yani dikkatli giderseniz gidilmeyecek kadar kötü bir yol değil. Adanın yerleşim olmayan bir ucu olduğundan dolayı oldukça bakir kalmış bir koy.
Cunda Çarşı-Sahil; Gün boyu yel değirmenlerine tırmandık sokak sokak gezdik fotoğraf çekindik ardından Patricia koyunda denize girdik derken evet yorulduk ama sahil çarşı kısmında yemek yemeden, çarşısını gezmeden olur mu olmaz:) Aslında aşıklar tepesine çıkarken sahilde bulunan inci boncukçuların arasından geçiliyor, ben o sırada ilerleyen saatlerde detaylı bakmak için yine gelirim deyip hızlıca geçmiştim. İşte şimdi şansınıza gün de tam batmadıysa o tatlı turunculukta hem sahil de yürüyebilirsiniz hem de hediyelik eşya satan yerleri gezebilirsiniz. ardından hemen sahil boyunca uzanan bi dolu restauranttan birinde yemeğinizi yiyebilirsiniz. Fiyatlar öyle tatil beldeleri pahalılığında değil normal şehir içinde ödeyeceğiniz rakamlarla karşılaşacaksınız.
Taş Kahve; Sahilde dolaştık yemeğimizi yedik şimdi bir kahve içelim hadi. Kahve içmek için tam sahil şeridinin ortalarında bulunan meşhur taş kahveye uğrayabilirsiniz. Hemen hemen her cunda blog yazısında taş kahvenin önerildiğini göreceksiniz. Ben öyle mutlaka gidin mutlaka görmeniz gereken bir yer demeyeceğim ama konumu itibari ile merkezi bir yerde olduğu için yemekten sonra dinlenerek kahve çeşitlerinden içebileceğiniz bir yer. Taş kahve hakkında ufak bir bilgi vermek gerekirse bina ortalama 200 yıllık ve yapımında sarımsak taşı kullanılmış. içeriye girdiğinizde kahve döven bir adam göreceksiniz. Kahveyi de içtikten sonra dolu dolu bir gün geçirdiğinizin farkına varıp bence artık dinlenmek ve uyumak isteyeceksiniz:)
Yukarıda anlattıklarımın hepsini Cunda adasında bulunduğum ilk günde tamamladım. Size de fikir olması adına sırasıyla anlattım. Şimdi geldik ikinci günümüze.
Tekne turu; Cunda’da ikinci günü tekne turu yaparak geçirmek istedim, birinci günü akşamı sahilde bulunan tekne turu görevlilerine rezervasyonu yaptırdım ve ertesi sabah 10 gibi tekrar sahile geldim. benim gittiğim dönemde kişi başı ücreti 60 tl ödeyerek yemek dahil olarak dahil oldum tura. tur 11 gibi başlayıp akşam 5’e kadar devam ediyor. Tekne 3 adet koyda durup 1’er saat kadar denize girmeniz için bekliyor. dolu dolu geçen tekne turunu vaktiniz varsa tavsiye ediyorum. Küçük bir not genelde bilinir ama bende söyleyeyim de size sürpriz olmasın ayvalık tarafının deniz suyu biraz serin olur dolayısıyla Cunda’nın denizi de biraz serindi.

Cunda’da bir tekne turunda bir de Patricia koyunda denize girdim kesinlikle Patricia’nın suyu daha ılıktı. Bu detayı da verdikten sonra turu yazıya devam edelim. Tekne turumuz akşam 5 gibi sona erdi. Tekneden iner inmez sahilde dondurmacıları göreceksiniz. Kavun içerisine dondurma buralarda pek meşhur ben bayıldım mutlaka deneyin derim. Bu görevi de tamamladıktan sonra artık benim için eve dönme vakti gelmişti. Cunda adasından kara yolu ile çıkmak istiyorsanız Ayvalık’tan geçmeniz gerekiyor. Hazır Ayvalık’tan geçiyorken yolumuzun üstünde olan şeytan sofrasını da görelim dedik. Bir saatliğine şeytan sofrasına uğradık.
Şeytan Sofrası; Şeytan sofrasının en büyük esprisi gün batımı. Tekne turu tam akşam saatlerine doğru bitince ardından buraya uğramak tam isabet oldu. En tepede bulunan şeytan sofrasına çıktığımda etrafın komple işletmelerle kafelerle dolu olduğunu gördüm. Doğayla iç içe olmayı seven bir insan olarak bana açıkçası çok fazla hitap etmedi. ama geçerken uğrayın sizin de aklınızda kalmasın. Buranın meşhur gün batımının haricinde bir de şeytan ayağı izi simgesi var. Bir kayanın üzerinde şeytan ayağı izi diye belirlenen bir bölüm demir parmaklıklar içine alınmış. Etrafında kalabalık bir insan grubu görünce bu ayak izini bulmakta zorlanmayacaksınız. Oldukça kalabalık bir yer olduğunu söyleyip erkenden ayrıldığımı da belirteyim. Evet yolumuz uzun şeytan sofrasından çıktıktan sonra istikamet İstanbul yani ev.
Cunda Adasında Nerede Konakladım;
Ben kamp sever ve kamp yapan bir insan olarak gideceğim yerler ile ilgili ilk araştırdığım şey kamp yapılabilecek yerlerini araştırmak oluyor. Gelmeden birkaç gün öncede Cunda’da nerede ücretsiz kamp yapabileceğimi araştırdım ve Ortunç koyunu buldum. Aslında tabi her yerde olduğu gibi burada da tatlı pansiyonlar mevcut ama dediğim gibi ben konaklama hakkımı ilk olarak kamptan yana kullanıyorum. Doğayla iç içe huzurlu bir şekilde güne uyanıyorum:)
Cunda Adası Ortunç Koyunda Kamp;
Cunda adasında birçok kamping işletme bulunuyor. Yani anladığım kadarıyla Cunda kamp severleri seviyor. Ama ben kampımı kamping işletmede değil de kendi halinde bir koda yaptım, Ortunç koyunda. Cunda adasına giriş yaptıktan sonra araçla yaklaşık 8 km sonra Ortunç koyuna ulaşabiliyorsunuz. Ortunç koyu, Ada camping ile Ortunç otelin tam arasında bir konumda bulunuyor. Ağaçlıklı olan alana çadırınızı kurabilir hemen yan tarafında ki küçük koyda da denize girebilirsiniz. ben cuma akşamı yola çıkıp gece 3 gibi cunda adasındaydım, Ortunç koyunu daha önce araştırıp konumunu belirlediğim için elimle koymuş gibi buldum. Lambaların yardımıyla hemen uygun bir yere çadırımı kurdum ve uyudum. Sabah karşımda ki deniz manzaram efsaneydi. Aslında gece çadırı kurarken karşımda deniz olduğunu biliyordum ama gün ışığıyla görmek daha da bir keyif verdi. Aslında Ortunç koyunda kamp yapmak yapmak yasak, jandarmalar rastlarlarsa bir çok yerde olduğu gibi burada da çadırların pollerini indiriyorlar ama neyse ki 2 gece kaldığım halde herhangi bir uyarı veya ikaz ile karşılaşmadım. Keyifli bir şekilde iki gece konakladım.

Ortunç Koyunda Neler var Neler yok;
Ortunç koyu bir kamping işletme değil ama kamp kurmak için çok güzel bir yer
Alışveriş yapabileceğiniz bir işletme yok, alışverişinizi merkezden yapın.
Tuvalet veya duş yok aracınız varsa merkezde ki ücretli tuvalete gidebilirsiniz.
Harika bir denizi var, çadırınızdan çıkıyorsunuz gözünüzü denizde açıyorsunuz.
Aracınızı park edebileceğiniz yerler var.
Her detayını tekrar yaşayarak anlattığım cunda gezi yazım umarım sizin içinde harika bir rehber olur. Yazdıklarımın haricinde sorularınız olursa yorumlar kısmına yazmanız yeterli severek cevaplayacağım. Yeni yazılarda görüşmek üzere keyifli okumalar.


