Fethiye ve Kalkan arasında bulunan Patara antik kenti Likya’nın en eski yerlerinden biridir. Xanthos Vadisi’nin bir ucunda bulunan Ovagelemiş köyünün içinde yer alır. Patara’ya nasıl gidilir sorusunun en doğru cevabı Kaş ve Kalkan mevkinden dolmuşlar ile cevabı verilebilir. Antalya gezilecek yerler arasında birinci sırada olan bu kente gelin birde yakından tanıklık edelim.
Patara antik kenti yol haritasına buradan ulaşabilirsiniz.
İçindekiler
Patara Kenti’nin Tarihi
Akdeniz üniversitesinin önemli profesör doktorlarından Fahri Işık ve ekibindeki arkadaşları tarafından 1988 senesinden beri kazılar yapmaktadır. Patara Antik Kenti, arkeolojik kazılarının yanında Akdeniz Caretta- Carettalarının evi olarak bilinen bu kent milyonlarca yıl öncesine dayanmaktadır. Bu kente yumurtalarını bırakan Akdeniz kaplumbağalarına özel ender sahillerden biridir.
İsa’dan önce 13.üncü yüzyılda Hitit yazılarında şehrin ismi Patar olarak yazılmıştır. Seramik kalıntı ve parçaları bulunan bu kent Orta tunç çağını işaret etmektedir. Kalıntılarda bulunan taşlar ve balta malzemeleri kentin Demir çağından önceye dayandığı göstermektedir. Yazıtlarına ve sikkelere bakıldığında ise Likya diline ait kentin adının Patara olduğu görülmüştür. İ.Ö ikinci yüzyılının başlarında ise Seleukos egemenliği ile kontrol edilen Patara, başkent olarak görülmektedir. İ.Ö 3. yüzyılın başlarında Ptolemaios hükümeti altına giren Likya öncü kent konumundadır. İ.Ö 168 senesinde ilan edilerek başkent olmuştur. Helenistik dönem adı verilen dönemde meclis binaları ve tiyatroya olan düşkünlükleri için bir tiyatro binası inşa edilmiştir. Roma imparatorluğu eline geçen Patara önemini o dönemde yitirmiştir. İsa’dan sonra 43-44 yıllarından Roma’nın himayesinde iken 73-74 yıllarında Pamphylia ile birleşip bir eyalet olmuştur. Patara Avrupa’nın tahıllarını biriktirip depoladığı bir liman haline gelmiştir. Hristiyanlar için önemli bir yerdir. Saint Nicholaos’un namı değer Noel Baba’nın Patara’lı olduğu söz edilmektedir.
Patara topraklarına Orta Çağ’da Türklerin ayak basmasıyla önemli merkez haline gelmiştir. Roma Zafer Takı, günümüzde kalıntıların girişi ve görkemli duruşuyla ziyaretçilerini karşılamaktadır. İsa’dan sonra 100. yıllarda bölgenin valisi için inşa edilmiştir. Kitabelerden anlaşılan çok az şeyden biridir. Likya mimarisine özgü lahitler bulunan mezarlık alanları bulunmaktadır. Patara’nın en uç noktasında Kurşunlu Tepesi bulunur. Tepeye yaslanmış şekilde inşa edilen tiyatro İ.S 147 yıllarında depremde yıkıldığı ve yeniden yapıldığı yazıtlardan gün yüzüne çıkmaktadır. Patara şehrinin en güzel manzarası bu Kurşunlu Tepesinden seyredilmektedir. Şehirde bulunan diğer yapıtlarda net bir şekilde görülmektedir. Bunlar; Korinth tapınağı, limanlar, tahıl ambarları ve Vespasian hamamı’dır. Tepeden görülen bataklığın arkasında kalan tahıl ambarı granarium adı olarak da bilinmektedir. İmparator ve eşi tarafından İsa’dan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiştir. Şehrin suyu 20-25 kilometre kuzey doğusunda bulunan İslamlar köyü, Kızıltepe kayalıklarından gelmektedir. Su yollarının en anıtsal yeri olan Delik Kemer, Fırnaz’ın kuzeyinde bulunmaktadır.
Patara Antik Kenti Deniz Feneri
Patara antik kenti deniz feneri, o zamanın dilinde yazılan yazı ile üzerine kazınmış yazılar bulunmaktadır. Bu yazıda deniz fenerinin Milattan sonra 64 ve 65. yıllar arasından yapıldığı yazılıdır. Mısır İskenderiye’de bulunan deniz fenerinin dünya üzerinde bulunun en eski fener olduğu biliniyor fakat fenere dair tek bir yapı ortada kalmamıştır. İspanya Lacarunya kentinde hala ayakta duran en eski tarihi fener bulunmaktadır. Fakat bu fenerinde 19.yüzyılda restore edildiği bilinmektedir. Patara da bulunan deniz feneri, İspanya’da bulunan deniz fenerinden 60-65 yılları öncesinde inşa edilmiştir. Hatta bu fenerin bütün taşları hala üzerinde durmaktadır. Dönemin Roma imparatoru Neron’ın yaklaşık olarak 2-3 bin yıl önce Patara Antik Kentine iki büyük deniz feneri yaptırdığı bilinmektedir. Yüzyıllarca denizcilere yollarını gösteren bu fenerler tsunami sonucu yıkılmıştır. Fenerin üzerinde ise tsunamiye ait izlerin hala durduğu görülmektedir. Dünya üzerinde 2-3 bin yıla yakın ayakta durmuş tek deniz feneridir. Şu anda ise onarılması bekleniyor.
Artemis, Apollon’un Efsanesi
Güneş tanrısı olan bilinen Apollon, avcılık ve ay tanrıçası olarak bilinen Artemis, tanrıların kralı olarak bilinen Zeus ve yasak aşkı Leto ve ikiz evlatları olan bu efsanede Zeus’un karısı Hera, ihaneti öğrenir öğrenmez deliye dönmüştür. Heradan kaçan ve korunmasını sağlayan tek tarihi bölge olarak kabul edilmektedir. Heranın gazabından kaçan Leto bu bölgeye gelmiştir.
Doğum tanrıçası olan Eileithya, Leto’nun doğum sancılarına kulak verip acılarını dindirmek için hurma ağacının yapraklarını kollarına sarmıştır. İlk önce kızı Artemis’i doğuran ve sonra 10 gün süren doğum sancıları sonrasında Artemis’in yardımları ile Apollon doğurmuştur. Artemis bundan dolayı doğum tanrıçası namıyla anılmaktadır. Kendi doğumu bittikten sonra kardeşinin doğumu içinde yardımda bulunduğu söylenmektedir. Günümüzde Patara Antik kentinde birçok hurma ağacına rastlanmaktadır ve aralarından usulca akan su birikintisi bulunmakta. Fakat işin tuhaf tarafı ise o bölgede hurma ağacının yetişme olanağı olmamasıdır.
Patara Hakkında Bir Başka Efsane Daha
Denizlerin tanrısı olarak bilinen Poseidon’un bir gün Likya halkına çok kızdığı ve her kızdığında ve üflediğinde Patara’ya yüksek dalgalar, kumdan hırçın rüzgarlar estirdiğidir. Haftalar aylar boyunca durmayan Poseidon, korku ve pişmanlık duygusu çeken Pataralıların yaptığı adaklar ve dualar etkisiz kalmıştır. En sonundan kentin kahinleri bir araya gelip bir karar almışlardır. Likya kentinin bütün kadınları toplanıp sahili doldurup denizlerin tanrısı Poseidon’a karşı soyunmaya başlayan kadınlar Tanrı’yı utandırmışlardır. Kenti sessizlik kaplamış ve o huysuz dalgalar ve hırçın rüzgarlarda sesizliğe bürünmüştür. Bu efsaneden sonra bu sahile hiçbir dalganın gelmediği söylenmektedir.
Patara Kum Tepesi ve Plajı
Patara kenti 18 kilometre uzunluğuna sahip tertemiz bir plaja sahiptir. Bölgede en rağbet gören Patara’nın denizidir. İsminin patara plajı olmasının tek nedeni Patara Antik Kentidir. En önemli deniz turizmi yerlerinden birisidir. Akdeniz kaplumbağaları Caretta Carettaların yumurtlama bölgesi olması nedeniyle sahilde imara izin verilmemektedir. Plaja kendi isteğinizle şemsiyenizi yerleştirmeniz yasaktır. Seçilmiş belirli bir alanda ufak işletme bulunan plajda, şezlong ve şemsiyelerin olduğu alanlar belirli kısımlardadır sadece o kısımda izin verilmektedir. Bu bölgede Akdeniz kaplumbağalarının soyları tükenmemesi için gerekli önem gösterilmektedir. Ayrıca Patara’nın sahil kısmında altın görünümünde kumlar rüzgârın estiği sürece uçuşup birçok küçük ve büyük kum tepeleri oluşturmaktadır.
Patara Plajına Nasıl Gidilir?
Kalkan beldesine 16 kilometre uzaklığındadır. D400 yolu üzerinden Patara plajına ulaşılmaktadır. Antalya’dan 375 kilometre, Fethiye’den 80 kilometre ve Kaş’tan 40 kilometre arasında araç ile ulaşım sağlanmaktadır. Özel aracınız ile rahatlıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Hatta Kaş ve Fethiye arasında ulaşım sağlayan otobüslerle Ovaköy’de inip yaklaşık 4 kilometre yürüdükten sonra veya taksi ile de Patara sahiline ulaşım sağlayabilirsiniz.
Patara Antik Kentinin içinde yer alan Patara plajına girmek isteyen misafirlerin müzeye giriş yaptıkları gibi para ödemesi veya Müzekart ile ücretsiz giriş yapması mümkündür. Günübirlik ziyaretçi giriş ücretinin 25 TL civarı olduğu bilinmektedir.
Antik Kent’in Ziyaret Saatleri
Patara Antik Kenti yaz dönemi 15 Nisan ve 2 Ekim tarihleri arasında, saat 08:30-19:30 arası ziyaretçilerine açıktır.
Kış döneminde 3 Ekim ve 14 Nisan tarihleri arasında hizmet veren kent, 08:30-17:00 saatleri arası ziyaretçilerine açıktır.
Dini bayramların ilk günleri öğlene kadar ziyaretçi kabul edilmektedir.