Hem şehir içinde olsun hem de alabildiğine yeşil olsun diyorsanız Polonezköy sizi bekliyor. İstanbul Beykoz’a bağlı olan Polonezköy’e yıllar önce 2 defa gitmiştim ama gel gör ki hiç hatırlamıyorum. Hazır unutmuşken bu harika lokasyonda bulunan doğayı yıllar sonra tekrar ziyaret edeyim dedim. Yazımı yazdığım şu sıralar sonbahar ayı yaşanıyor siz farklı bir dönemde okuyor olsanız bile hadi kendinize sıcak bir zencefil çayı hazırlayın Polonezköy yazısı başlıyor..
Öncelikle belirteyim ki hemen konum şurada. İstanbul Beykoz’a bağlı olan Polonezköy için şuraya mesafesi şu kadar km demeyeceğim çünkü hemen hemen merkezi bir yerde bulunuyor. Ormanlık bir bölge olup Beykoz’un iç kısımlarında yer alıyor. Polonyalılar’ın ağırlıkta yaşadıkları bu köyde Türk ve Polonya karışımı bir kültür mozaiği göreceksiniz. Peki bu köyde neden Polonyalılar ağırlıkta? diyorsanız hemen gelin sebebine değinelim.
İçindekiler
Polonezköy’de Neden Polonyalılar Yaşıyor?
Polonyalılar’ın bu köye gelişleri ortalama 160 yıl kadar öncesine dayanıyor. 18. yüzyılın sonlarında Polonya; Avusturya, Rusya ve Prusya tarafından işgal ediliyor. Polonya’nın bu zor durumuna şahit olan Osmanlı Devleti şimdiki köyün olduğu bölgeyi Polonyalı siyasi göçmenlerin sığınacakları yer olarak tahsis etmiş.
1856 yılında Osmanlı Devleti Kırım savaşına girerken Polonya’dan kaçan göçmenler hemen harekete geçip Osmanlıyla birlikte savaşa katılmışlardır. Savaşın bitişinden sonra Sultan Abdulmecit’in kararı ile şimdiki Polonezköy’ün bulunduğu topraklar Polonyalılar için yaşama yeri olarak belirlenmiştir ve burası onlara süresiz olarak kiralanmıştır. Köy artık Türk Polonya dayanışmasının en belirgin simgesi haline gelmiştir.
Burada yaşayan mültecilere devletimiz bir süre sonra vatandaşlık belgesi vermeye başlamıştır. Şimdi günümüzde köyde halen yaşayan Polonyalılar bulunmaktadır. Burada yaşamı benimsedikçe iş hayatına da atılmaya başlamışlardır. Köyde en popüler olarak yaptıkları iş pansiyonculuktur.
Polonezköy’de Gezilecek Yerler
Polonezköy Tabiat Parkı;
Köyün en sevilen ve tercih edilen yerindeyiz. Tabiat parkında ister ağaçların arasında yürüyüş yapar isterseniz de piknik yapabilirsiniz. İsterseniz günübirlik gezer isterseniz de etrafta ki pansiyonlar da konaklayabilirsiniz. Tabiat parkının içinde çok sayıda konaklama ve restaurant mevcut. Burayı yine beğenmezseniz ki beğeneceğinizden eminim, isterseniz Esenceli köyüne de gidebilirsiniz. Orası da çok güzel.
Czestochova Meryem Ana Kilisesi;
1914 yılında inşa edilen kiliseyi hafta içi gün içinde açık bulmak zor, benim gittiğim gün de maalesef ziyaretçiye kapalıydı. Kiliseyi görmek isterseniz tabiat parkının girişinde bulunuyor.
Yürüyüş Parkuru
Burada yapabileceğiniz en güzel aktivite mis gibi bir doğa yürüyüşüdür. İşte bu huzur dolu yürüyüşünüzü yapabileceğiniz yer de tabiat parkının içerisindedir. 5 km’lik doğayla iç içe olan yürüyüş parkurunu kesinlikle öneriyorum. Zorlu olmayan parkuru çocuklarınızla da gayet rahat yürüyebilirsiniz.
Bisiklet Parkuru
Her sene Türkiye Federasyonu’nun düzenlediği yarışların yapıldığı parkur burada bulunuyor. Tabiat parkında Riva ve Ümraniye’ye kadar uzanan parkur 60 km’den oluşuyor. Siz de benim gibi bisiklet severseniz bu rotayı kaçırmamanızı öneririm.
Zofia Rızı Anı Evi
Belli ki köyün en eski evlerinden birisinin önündeyiz diyorum bakıyorum bahçe kapıları dahil kapalı. Birden bahçe parmaklıklarına asılı duran fotoğrafları görüyorum. Fotoğrafların her biri Polonezköy’ün tarihi… Folklor oynayan kızdan tutun mezarlıklarının yılarca öncesi görüntüsüne kadar her dönemin fotoğraflarının olduğu bir sergi burası.
Cam Sanat Merkezi
Anı evine çok yakın konumda bulunan Cam sanat merkezini tam önünden geçerken farkettim ve hemen içeri girdim. Şirinlerden tutun aklınıza gelebilecek hemen her şeyi cam sanatı ile yaptıkları çok güzel bir yer burası.
Bu çok tercih edilmeyen kendini saklayan doğal güzellik bana kendisini çok sevdirdi umarım siz de seversiniz ve hoş vakit geçirirsiniz. Şimdilik Polonezköy’den sevgiler bir sonra ki yazımda görüşmek üzere…
2 Yorumlar
eee artık bu kadar övmüşsünüz gitmezsek darılır bize 🙂 ilk fırsatta gidelim o zaman.
iyi gezmeler dilerim 🙂