Antalya Kaleiçi hakkında bildikleriniz turistik bir yer olduğundan ibaretse sizi biraz daha aydınlatalım ve tarihini anlatalım. Buyursunlar!
Antalya Kaleiçi zaman içinde deforme olmaya yüz tutsa da hala binlerce yıl öncesinin hikayelerini ziyaret edenlerin kulaklarına fısıldıyor. Onlarca eğlence mekanı, butik otel ve renkli dükkanlar arasında sadece mimarisi ile bile ne kadar zengin bir tarihe tanıklık ettiğini hala gösteriyor.
İçindekiler
Milattan Öncesinden Beri…
- Ö. 4 yy’larda Antalya Kaleiçi yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlanmış. Ancak varlığından esas haberdar olunan tarihi M.Ö 2. yy’da Bergama Kralı Attalos sayesinde oluyor. Askerlerine emrediyor gücünden sual olunmayan hükümdar; “Gidin ve bana bu dünyadaki cenneti bulun!”. Askerler de Antalaya’yı buluyor ve Antalya Kaleiçi’nin o günlerden beri sahiplendiği kültürlerin, zengin tarihin miladı da başlamış oluyor.
Roma’sız Bir Tarih Düşünülemez
Antalya Kaleiçi mimarisinde Roma izlerini elbette Romalılar’a borçluyuz. M.Ö. 1. yy’da Antalya’yı hakimiyeti altına alan Roma’da hükümdarı Hadrianus zamanında bugünkü adı ile “Üç Kapılar” olarak bilinen Hadrianus Kapısı, Hıdırlık Kulesi ve Antalya Kaleiçi surlarının bir kısmı inşa edildi.
Bizans Dönemi Boyunca Kültürler Akın Ediyor
Antalya Kaleiçi Bizans Dönemi boyunca da gördüğü ilgiden hiçbir şey kaybetmiyor. Hristiyanlık Romalılar tarafından kabul edildikten sonra bölgede Hristiyanlığın izlerini taşıyan yapılar da yükselmeye başlıyor. Bunlar arasında en bilineni bugün “Kesik Minare” adı ile anılan Panagia Kilisesi. Bunun dışında Helenistik ve Roma döneminde şehir meydanı olarak kullanılan alanda yükselen, Meryem Ana’ya ithaf edilmiş Pamphylia Kilisesi de var.
Sırada Persler ve Araplar Var
Doğu Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri olan Antalya’dan bahsediyoruz; hiçbir krallığın, hükümdarlığın kolay kolay rahat bırakması mümkün olamazdı. Bu yüzden Araplar ve Persler de şehre akın etmek için oldukça çaba harcamışlar. Bu sıralarda Hıdırlık Kulesi de bir gözlem noktası olarak kullanılmış hatta. Bununla birlikte şehrin surları güçlendirilmiş, yapıları sağlama alınmış -ki kimse içeri giremesin.
Bizanslılar ve Türkler Engel Tanımıyor
Antalya Kaleiçi’nde görülen Bizans ve Selçuklu etkileri de 11. yy’dan kalma; çünkü şehir sürekli bir Bizanslılar’ın bir Selçuklular’ın eline geçip durmuş. Ancak sonunda Selçuklular’ın elinde kalmış ve en önemli camiler, türbeler, medreseler ve kuleler de tam olarak bu dönemde inşa edilmiş.
Her Şöhretin Sonu Gelir
- yy civarlarında ise şehir eski ihtişamını kaybetmeye başlamış. Çünkü Akdeniz liman ticareti eskisi kadar rağbet görmüyor, şehir ekolojik açıdan deforme oluyor ve Atlantik ekonomisindeki güçlenme Akdeniz’i vuruyordu. Bu yüzden de tam bu yıllarda Akdeniz’in sıradan bir şehri haline geldiğini söyleyebiliriz.
Antalya Kaleiçi Hala Aynı Güzellikte
Tarihin kök saldığı yerler bozulmuyor zira. Kimse Üç Kapılar’ın beyaz mermerden yapılma sütunlarının güzelliğini inkar edemez. M.S. 139 yılında yapılmış olan bu yapı hayranlık uyandıran oyma ve kabartmalarla bezenmiştir. Kapının iki yanında bulunan iki ayrı kule yer almaktadır. Güney tarafındaki kule Handria döneminden kalmıştır. Kuzeydeki kulenin ise alt kısmı antik döneme ait bir yapıdır. Üstü ile Selçuklular tarafından tamamlanmıştır. Tek başına bir yapıda bambaşka kültürlerin izlerini bulmak mümkün yani.
Kesik Minare ise Sultan Korkut hüküm sürmeye başladıktan sonra Antalya’da Türkler’e ait olan ilk camii olma özelliğine sahip bulunuyor. 19. yy’da bir yangında deforme olsa da hala ayakta. Ancak ziyaret izni yok ve kullanılamıyor. Bunun için restorasyon çalışmalarının bitmesi gerekiyor.
Antalya Kaleiçi Yat Limanı ise bugün bile turistlerin birinci uğrak yerlerinden biri durumunda. Hala yapılan tekne turları da limanın hareketli kalması için en büyük dinamiklerden biri. Aslında oldukça heyecan verici olan tarihi bir gerçeklik de saklı burada; Attleis Antik Kenti kurulmadan önce Yat Limanı’na Korykos adı verildiği ve korsan limanı olduğu biliniyor.
Antalya Kaleiçi bugün bile tüm gezilecek yerleri, her biri tarih kokan ve insanı imrendiren Kaleiçi evleri ile en büyük ilgi odakları arasında. Hala gidip görmediyseniz oldukça büyük bir güzellikten kendinizi mahrum bıraktığınızı söyleyeyim ve sizi şu şarkı ile hemen uğurlayayım! 🙂