İstanbul’da en sevdiğin yer neresi derseniz hiç düşünmeden adalar derim, Prens adaları. İstanbul’a bu kadar yakın konumda böylesine tatlı huzurlu, ferah sokakları olan hem de bir değil birden fazla ada olması İstanbullular için harika bir avantaj. Son zamanlarda biraz fazlaca turist akınına uğrayıp bazılarımız için popüleritesini kaybetmeye başlasa da bazılarımız için hala harika bir kaçış noktası.
Büyükada’ya genellikle ya günübirlik gezi için gelinir yada 1 gece konaklamalı 2 günlük gezi yapılır. Adı ne kadar Büyükada olsa da çokça büyük olmayan adamızı gezmek için 1-2 gün yeterli olacaktır. Bende şimdi size 1 günde adada neler yapabileceğinizi detaylı bir şekilde anlatacağım.
İçindekiler
Büyükada’da Bisikletle 1 Günde Neler Yapılır
Öncelikle hemen vapur saatlerini bulabileceğiniz linki verelim. Vapurdan indiğiniz kısım adanın merkezinde bulunuyor, iner inmez sahil şeridinde bulunan gözünüze kestirdiğiniz cafelerden birine oturun çayınızı söyleyin. Öncelikle bir ada havasına alışın dinlenin ardından bütün gün koşturacaksınız zaten:)

Yola çıkmaya hazırız diyorsanız hemen ilk ve en güzel aktiviteden başlayalım mı? Bilenler bilir tabi ki benim de en sevdiğim aktivite olan bisikletten bahsediyorum. Öncelikle anlaşalım adaya gelip de bisiklet sürmem demek yok. Bisiklet kullanmayı bilmiyorsanız tamam ama bilip de kullanmıyorsanız işte o zaman külahları değişiriz. şaka şaka elbette ki nasıl istiyorsanız o şekilde gezin ama ben sizin için söylüyorum bisikletle ada turu yapmak efsane keyifli bir şey, bir kere yaşayın görün:) evet bisikletten başlıyoruz demiştik değil mi. Adaya ya kendi bisikletinizle gelebilirsiniz yada adadan kiralayabilirsiniz. İki konuyu da anlatacağım şimdi.
Büyükada’ya kendi bisikletinizle gelmek;
Prens adalarının hepsine kendi bisikletinizle giriş yapabiliyorsunuz. Şehir hatları vapuru da Mavi marmara tekneleri de bisikletinizi teknelere almanızda herhangi bir sorun çıkartmıyorlar. Hemde bisikletiniz için herhangi bir ücret de ödemiyorsunuz. Instagram hesabımdan da çokça soru aldığım bu konuya da açıklık getirmiş oldum. Şimdi gelelim adada bisiklet kiralamaya.
Büyükada’da bisiklet kiralamak;
Bisikletiniz yoksa bu keyiften mahrum mu kalacaksınız elbette ki hayır. adada bisiklet kiralamak çok kolay. Büyükada’nın merkezi noktasında bulunan saat kulesinin etrafında bisiklet kiralayabileceğiniz bi dolu dükkan mevcut. Mutlaka ki gözünüze çarpacaktır, bu dükkanlardan herhangi birinden kiralayabilirsiniz. Bisikletlerin eski oluşuna pek takılmayın çünkü hemen hemen bütün dükkanlarda bu şekilde kiralık bisikletler. Sizin ilk ve en dikkat etmeniz gereken nokta 1-bisikletin frenlerinin iyi çalışıp çalışmadığı 2-pazarlık:) ufak bir pazarlık yapabilirsiniz esnaf alışkın pazarlık işine.
Bisikletinizi kiraladığınıza göre artık ada turuna hazırsınız. Çarşıda bulunan marketlere uğrayıp ufak bir alışveriş yapmayı unutmayın. Su ve atıştırmalık bir şeyler gün içinde iyi gelecektir. Doğada ve spor halinde olmak sizi normal zamandan daha fazla acıktıracaktır aynı zamanda bisiklet süreceğiniz için enerjiye de oldukça ihtiyacınız olacaktır, bu yüzden çantanızda yiyecek bir şeyleriniz bulunsun. Şimdi başlayabilirsiniz ada keşfine.

Dilburnu Tabiat Parkı
Büyükada turuna ilk başladığınız anlarda bir süre hafif rampa yollar karşınıza çıkacak, bu sizi caydırmasın her çıkışın inişi olacaktır sözünü hatırlatayım:) Rampa yollara henüz başlamışken karşınıza Dilburnu tabiat parkı çıkacak. Dilburnu tabiat parkı adanın merkezine yakın bir konumda bulunuyor. Burası kişi başı küçük bir miktar giriş ücreti ödeyerek giriş yapılan, piknik yapabileceğiniz, dinlenebileceğiniz temiz huzurlu bir tabiat parkı. Bisiklet sürerken burada bir süreliğine dinlenip vakit geçirebilirsiniz. Ama bir dakika ada turu atarken vakit önemli dinlenmeye çokta kaptırmayın kendinizi sonra gün sonunda vapuru kaçırmayın. Dilburnu tabiat parkında küçük bir molanın ardından yeniden yollara.
Şimdi adanın daha sakin ve daha huzurlu yollarına girmeye başladınız. Çam ağaçlarının arasında kuş sesleri eşliğinde pedallarken yorulduğunuzu asla anlamayacaksınız. Burası çok doğa çok huzur. Bisikletle biraz hız alıp bırakın kendinizi ılık ılık rüzgarın kollarına. Yolculuğunuz bir süre böylesine tam da betimlediğim gibi ağaçların arasında devam edecek. yol boyunca oturabileceğiniz banklar yada tuvalet bulabileceksiniz. Bu yola devam ederken bu sefer de Aşıklar mesire yeri karşınıza çıkacak. Aşıklar mesire yerinde de yine aynı şekilde dinlenip soluklanabilirsiniz. Sık sık derin derin nefes almayı unutmayın ada havası bambaşkadır. dinlendiyseniz buradan da yola devam ediyorsunuz.
Büyükada Lunapark Meydanı
Şimdi karşınıza Lunapark meydanı denilen kısım çıkacak. Burada lunapark olduğunu sananlar varsa heveslenmesinler maalesef yok. Adı lunapark olan bu meydanda bolca at ve at arabaları var. Buraya aslında büyük turun yarı noktası da diyebiliriz. Faytonlarla koşturdukları atları turun yarısında yani burada bir süre dinlendiriyorlar ardından yeniden koşturuyorlar. Atların paytona bağlanıp insan taşıtılması aslında bambaşka ve çok hassas olan asla tasvif etmediğim bir konu ama adalara gidince ister istemez bu manzarayla karşılaşmak zorunda kalıyoruz. Ben binmiyorum sizin de binmemenizi rica ediyorum.

Lunapark denilen bu meydanda bir de restaurant bulunuyor, burada dilerseniz yemek ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Bu meydandan nerelere gidebileceğinize gelelim şimdi. Lunapark meydanından hem Ayayorgi tepesine hem de eski Rum yetimhanesine gidebilirsiniz. Bence ilk olarak Büyükada’nın en zirvesine Ayayorgi tepesine çıkın. Ayayorgi’ye çıkmak için öncelikle bisikletinizi meydanda bulunan bisiklet park yerine park edin ardından yürüyerek yola koyulun.
Ayayorgi Kilisesi
Ayayorgi yolu yürüyerek 20-30 dakika arası süren rampa ve dik bir yol. Bu yol boyunca sağ tarafınızda yerde ucunu görmediğiniz ipler göreceksiniz. Bu iplerin rivayetini anlatayım size, ip yokuşun başından tepeye yani kiliseye kadar kopmadan çıkarılırsa o ipi çıkaran kişinin dileği kabul olurmuş, ben değil rivayet öyle diyor:) inananlara da bu geleneği uygulamak düşüyor. Tepeye çıktığınızda soluk soluğa kalmış olabilirsiniz evet tamam kabul biraz yorucu oldu, önce bisiklet ardından rampa çıkışı. Yorgunluğunuzu tam da bu noktada adanın zirvesinde harika ada manzarası eşliğinde atabilirsiniz. Ayayorgi tepesinde ne var? Ayayorgi kilisesi, bir restaurant ve muhteşem ada manzaraları var. kiliseyi saat 4’e kadar ziyaret edip içini gezebilirsiniz ardından atıştırmalıklarınızla manzara seyrine dalabilirsiniz. İşte burada acele etmenize çokta gerek yok asıl dinlenme vaktinizi burada geçirmenizi tavsiye ederim. Çünkü Büyükada’nın tadı en çok Ayayorgi tepesinde çıkıyor. Buranın tadını da çıkardıktan sonra sıra geldi başka bir rotaya.

Rum Yetimhanesi
Ayayorgi tepesinin ardından sıra eski Rum yetimhanesi ziyaretinde. Tepeden lunapark meydanına indikten sonra tam karşı tarafta bulunan hafif rampaya yöneliyorsunuz şimdi. Rampa derken diğeri kadar dik bir yoldan bahsetmiyorum korkmayın. Daha çabuk gidebileceğiniz daha az rampa bir yol, buraya bisikletinizle gidebilirsiniz. Eski Rum yetimhanesinin tarihini bilmeden ziyaret etmek olmaz tabi, hemen anlatıyorum size şimdi; Eski Rum yetimhanesinin ilginç bir yapılış öyküsü var. Yetimhane 1800’lü yılların sonuna doğru Fransızlar tarafından otel amacıyla inşa edilmiş. Otelin içerisinde kumarhane bulunduğundan dolayı Osmanlı devleti işletilmesi için ruhsat vermemiş. Ardından Fransızlar tarafından Rum’lara satılmış. Rumlar da burayı yetimhaneye çevirmişler. Yaklaşık 60 yıl boyunca hizmet veren yetimhane 50-55 yıldır terkedilmiş ve kendi haline bırakılmış durumda. Şimdi artık günümüzde her an yıkılması an meselesi. Bu tarihi dokuyu da ziyaret ettikten sonra yine ağaçların arasında ki o huzurlu yollara geçiyoruz.

Bu sefer bisikletinizle yokuş aşağı gitme keyfi yaşıyorsunuz. En sevdiğimiz değil mi:) Bisikletle yokuş aşağı giderken yolculuk hem aşırı keyifli olacaktır hem de daha çabuk bitecektir. Bu kadar yeri dolaştıktan sonra vakit muhtemelen akşama yakın saatler olacaktır. Bu saatlerde artık etrafta at arabaları pek fazla olmuyor rahat rahat yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Şimdi Büyükada çarşı yolundasınız. Çarşıya indiğinizde öncelikle kiraladığınız bisikleti teslim edin. Günün sonunda güzel bir yemeği hakettiniz. Etrafta fazlaca yemek alternatifleri göreceksiniz, özellikle saat kulesinin etrafında bi dolu restaurant bulunmakta. Günün yorgunluğunu güzel bir yemekle çıkarttıktan sonra dondurmanızı da yiyin derim. Bu esnada dönüş için ada vapuru saatlerine göz atmayı unutmayın. Günbatımının tatlı turuncu tonları ada sokaklarına vurmaya başlamışken vapur saatiniz gelene kadar çarşıda ufak bir tur atmayı unutmayın. Saati geldiğinde vapurunuza binin ve Büyükada’yla bir sonraki görüşene kadar vedalaşın.
Bu yazımda size Büyükada gezinizde bisikletle 1 günde neler yapabilirsiniz detaylı bir şekilde anlatmak istedim. adalar serime diğer prens adalarını da ekleyerek devam edeceğim. Bir sonra ki yazımda, Heybeliada gezi rehberinde görüşmek üzere.