Vietnam Savaşı ile birlikte zamanda hiç yaşanılmamış sayılacak 20 yılın kısa bir özetini hazırladım. Merak edenleri böyle alayım.
“Savaş” olgusunun yeşermeye başladığı herhangi bir toprak üzerinde yalnızca insanların değil, hiçbir canlının huzurundan bahsetmek mümkün değil. Vietnam Savaşı huzursuzluğun katmerlenmiş hali, çünkü 20 yıl kadar sürdü. Bu süre içinde nice insan hiç aşık olmadan, hiç gezmeden, hiç yeni elbisesi olmadan, çocuğunun doğumunu görmeden ve bir ömür içinde yapabileceği ne varsa hiçbirini yapmadan öldü. Kuzey Vietnam’ın komünist lideri Ho Şi Minh’in anılarındaki rakamlar örneğin, sadece Vietnam’a ait;
“Tüfeği olanlar tüfekleri, kılıçları olanları kılıçları, kılıçları olmayanlar küçük çapa ya da sopalarıyla savaştı. Her mezra ve cadde birer kale, her insan bir savaşçı, her parti hücresi bir kurmay heyeti gibiydi. Zafer, çok büyük bedellerle, 13 milyon şehit, binlerce kayıp, yüzbinlerce yaralı ve sakatla (83 bin sakat, 8 bin felç, 30 bin kör, 10 bin sağır) kazanıldı.”
Çok büyük bedeller… Peki, ne için? Günün sonunda, kocaman bir hiç için tabii ki. Ancak siyasi ve politik çıkarlar durumu biz, barışçıl insanlar gibi ele almamış.
İçindekiler
Ayrılıklar ve Birleşmeler
Vietnam Savaşı tarihinin belli rakamlarla ne zaman başladığını ve bittiğini söylemek mümkün. Ancak o tarihten önce yaşanan siyasi dalgalanmalar, belirlenen politikalar da Vietnam Savaşı için rol oynadı. Dolayısıyla o noktaya değinmeden savaşı anlatmaya başlamak istemedim.
Çinhindi! Bu merkez nokta İngiltere ve Fransa sömürgesindeydi. 2. dünya Savaşı sırasında bu bölge Japonya’nın eline geçti. Ancak savaşı kaybedeceğini anlayan Japonya burada üç bağımsız devlet kurdu; Vietnam, Laos ve Kamboçya. Vietnam’ı da Bao Dai’nin yönetimine bıraktı. Yani, 1940lar’ın ortasında Vietnam henüz ikiye ayrılmamıştı.
1945 yılında ise İngilzler ve Fransızlar bölgeye tekrar girdiler. Fransa’nın getirdiği milliyetçilik, Fransız sempatizanlığı sayesinde beslendi. Öte yandan Sovyetler Birliği ve Çin’den dalga dalga yayılan komünizm de hiç azımsanamayacak kadar yer edindi. Fransızlar bölgeden çekilince milliyetçilik ve komünizm arasında esaslı bir çatışma başladı ve bu durumu yönetmek isteyen Birleşmiş Milletler Vietnam’ın Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmasına karar vermiştir.
Filler Tepişiyor
Vietnam savaşı neden ve sonuçlarını genel olarak malum atasözü ile açıklamak mümkün; “Filler tepişirken çimler ezilir.” Ancak tarihi süreci daha da detaylandırmak istediğimiz noktada sahneye Sovyetler Birliği ve Amerika’nın başrol olarak çıktığını görüyoruz. Zaten Amerika’nın Fransızlar’ın milliyetçiliği yayma çabalarını da desteklemiş olduğu düşünülünce onu sahnede yerini almış görmek hiçte şaşırtmadı.
Kuzey Vietnam komünist bir rejimle yönetiliyordu. Ayrıca Sovyetler Birliği ve Çin ile birlikte Doğu Blok’unu oluşturuyordu. Günay Kore ise anti-komünist anlayışı beslemiş olan milliyetçiliğine sıkı sıkı sarılmış bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte Güney Blok’unu oluşturuyordu. Ancak bu durum henüz politik beklentileri karşılayacak bir tablo oluşturmuyordu. Bu da savaş boyalarının sürünmeye başlaması demek oluyordu.
1955 yıllarında referandum kararı ile yeniden birleşme gündeme geldi. Bu sırada Bao dai yönetimi düşmüş ve onun yerine anti-komünist olmasından dolayı Amerika ile ilişkileri çok iyi olan Ngo Dinh Diem gelmiştir. Birleşmiş Milletler’in aldığı karar doğrultusunda 1956 yılında, Cenevre anlaşması ile Kuzey ve Güney Vietnam birleşecekti. Ancak Kuzey Vietnam lideri Ho Şi Minh, ülkenin tüm yönetimini ele geçirip komünist rejimi yaymak istiyordu. Bu yüzden mevcut iktidara yönelik bir direnç söz konusuydu. Protestolarla alevlenmeye başlanan bu direnç en çok Amerika’nın hoşuna gitmiyordu.
“Bring the GI’s Home Now”
Vietnam Savaşı görüntüleri kadar içler acısı bir yanı olmasa da olayların büyümesi ile Amerika’da da protestolar boy gösteriyordu. Vietnam Savaşı’nı halkın yarısı desteklemiyordu. Ancak Amerika, politik çıkarlarını destekleyen halkın öteki yarısını dinliyordu. Vietnam’da konuşlanmış olan Amerikan askerlerine tepkilerin büyümesi onu geri adım attırmaya yetmiyordu. Güney Vietnam’da desteğini artırıp varlığını güçlendirmeye devam ediyordu.
Bir yandan Amerikan askerleri, diğer yandan Amerika ile işbirliği içinde olan yerel halk yüzünden büyük bir katliam yaşandı. Dünyanın bütün bunlara senelerce sessiz kalabilmesi ise apayrı bir soruyu getirse de Keşfegel ekibini aşacak bir cevabı olduğunu tahmin edersiniz. Sessiz kalınmamış olan tek detay Vietnam Savaşı Napalm Bombası ile ses getirdiğinde meydana geldi. Napalm Bombası’nın resmini çizmeye kalksak yapamazdık belki ama o bombanın ne kadar dehşet dolu bir tablo yarattığını bir denklanşör sayesinde Nick Ut çekti. Onun sayesinde dünyanın gözü artık 1972’de Vietnam’a döndü.
İki taraf arasında amansız bir çatışma başladı. Sıcak savaşın beşiği haline gelen Vietnam Savaşı ne kadar sürdüyse o kadar fazla can ve mal kaybı oldu. Yüzbinlerce Amerikan askerinin Vietkonglular’a yaptıkları akıl almaz zulüm neredeyse hiç son bulmadı. Diri diri helikoptelerden atılan, sokak ortasında kurşun sıkılarak ya da dövülerek öldürülen insanların sayısı milyonlara ulaştı. Amerika Vietnam Savaşı kayıpları da azımsanacak ölçüde değildi. Ancak Vietnam Savaşı sırasında ölen 1.5 milyonun yanında 58 bin ölü büyük bir uçurum oluşturuyor. Bununla birlikte Vietnam Savaşı’ndan dönen birçok asker hayatını savaşın bunalımı yüzünden kendi elleriyle sonlandırdı.
Nihayet Son Bulması…
Vietnam Savaşı sonucu Güney Vietnam’ın aleyhine sonuçlandı. Kuzey Vietnam, 1975 yılında savaşın kaderini Buon Ma Thuot isimli küçük bir kasabayı ele geçirerek değiştirdi. Bu kasabanın alınmasından sonra ilerlemeye devam etti. Artık psikolojik açıdan güç kazanan Kuzey Vietnam askerlerinin motivasyonu da arttı ve 30 Nisan’da Güney Vietnam’ın başkenti olan Saygon’a girmeyi başardılar.
Vietnam dış güçlerin politikalarına uygun bir şekilde bölünme yaşamadı. Kazanç sayılabilecek tek şey bu olsa da milyonlarca insanın ölümü, doğa tahribatı, 21 yıl boyunca akan kanlar hiçbir kazancı haklı çıkaramıyor. Vietnam Savaşı filmleri de diğer dökümanlar da nihayet son bulan savaşın son bulduğunda ardında bıraktığı bu gerçeği ele alıyor çoğunlukla. Çünkü her milletin ve her bir bireyin mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için yeterince kaynak olan bu gezegende hırsların ve güç oyunlarının verdirdiği kayıpların insanlığın tümü için faydalı bir sonucu olması mümkün değil.
Tüm bunlardan sonra, biliyoruz ki tarih bizim dersler çıkarmamız için önemli bir zaman kesiti. Bunu en iyi başarmış olanlardan biri de Vietnam Savaşı’nın timsali haline gelmiş olan o çırılçıplak koşan küçük kız çocuğu. Bedeninde Napalm Bombası yüzünden oluşan yaralarla ve şok içinde koşarken fotoğrafı dünyayı sarsmıştı. O küçük kızın adı Kim Phuc ve kendisi savaş karşıtı bir vakfın başında bulunuyor. Vietnam Savaşı hakkında Washington’da yaptığı bir konuşmada da şöyle diyor;
“O bombaları atan pilotla karşılaşsam, ona; ‘Geçmişi değiştiremeyiz…’ derdim. “Ama bugün, yarın ve hatta sonsuza dek barışa hizmet etmek için elimizden geleni yapabiliriz!”
Bu hepimiz için geçerli…