Tarihin en kanlı sahnelerinin merkezlerinden biri olan Kolezyum hakkında bilgi isteyenler için hiç bir yerde bulamayacağınız nefis bir yazı hazırladım!
Gladyatör dövüşleri, vahşi hayvanlar, onbinlerce kişiden oluşan seyirci ve bir imparator. Tarihte tüm bunların aynı anda ve aynı yerde görülebilediği devasa yapı olan Kolezyum o günlerdeki heyecanı barındırmıyor olsa da hala şöhretini koruyor. Dünyanın en çok turistik çeken yapıları arasında bulunan bu dev arenayı sizlere de anlatayım istedim.
İçindekiler
Roma’dayız ve 2000 Yıl Önceye Gidiyoruz
Her şeyden önce Kolezyum nerede sorusunun cevabı ile başlayalım; tabii ki sizin de bildiğiniz gibi Roma’da bulunuyor. Hatta o kadar iyi biliniyor ki Roma akla geldiğinde Kolzeyum’un da akla gelmemesi mümkün değil.
Bu ihtişamlı yapı şu anda antik bir kalıntı olsa da aslında 2000 yıldır ayakta duruyor ve Roma tarihinde de önemli bir yer tutuyor. Yapı tam olarak İmparator Neron’un konutunun bulunduğu yere inşa edildi. Neron kendine tam olarak görgüsüzlük timsali olan bu konut inşa etmişti. Ancak halk buna o kadar tepki gösterdi ki sonunda Neron’un konutu yıkıldı. Kolezyum ne zaman yapıldı diye merak ediyorsanız, onu da söyleyelim; MS 72 yılında, Flavius Hanedanlığı’nın imparatorlarından biri olan Vespasian tarafından inşası başlatıldı.
188 metre uzunluğu ve 156 metre genişliği ile elips şeklinde olan bu yapının uzunluğu da 49 metre. Kolezyum’un en büyüleyici taraflarından biri dış cephesinde bulunan kemerler. Her katında, her biri 7 – 8 metre yüksekliteki bu kemeler Kolezyum’un girişinde de 80 adet giriş kapısı oluşturuyor. Flavius Hanedanlığı dönemindeki bu dev mimari o zamanlar “Flavius Amfitiyatrosu” olarak adlandırılmıştı. Ancak daha sonra çok yakınında bulunan Kolezyum heykeli ile aynı ismi almıştır. Yapının tamamlanması ise 8 yıl kadar sürmüş ve MS 80 yılında tamamlanmıştır. Ancak bu büyük yapının finalini gören Vespasian’ın kendisi değil, oğlu Titus olmuştur.
Kanlı ve Coşku Dolu Dövüşler
Gerçekten Kolezyum tarihinin temeli, şimdilerde bize sapkınca gelen bu cümleden ibaret; Kanlı ve coşku dolu dövüşler. O zamanki eğlence anlayışının temelinde yer alan şey gladyatörlerin birbirleri ya da vahşi hayvanlarla dövüşünü izlemekten oluşuyordu çünkü.
Antik Roma zamanında savaşlarda esir düşen ya da köle olan erkekler gladyatör olan okullarda dövüşmek üzere eğitiliyordu. Köleler tümüyle bir eğlence aracı olarak görüldüğü için dövüşler de sadece eğlenceden ibaretti. Bugünki bazı bahis oyunları gibi o zamanlarda da gladyatörler üzerinden bahse giriliyordu.
İhtişamlı yapısının dışında Kolezyum mimarisi 50 bin kişinin üzerinde bir kapasiteye sahip olarak tasarlanmıştı. Antik Yunan tiyatrolarının aksine bir yamaç üzerine oturtulmamış, bağımsız bir yapı halindedir. Bu da seyircilerin tüm arenayı çevrelemesi anlamına geliyor ve daha fazla kişi sayısına imkan tanıyordu. Seyircilerin oturakları sınıfsal farklılığa göre değişiklik gösteriyordu. Arenaya yakın olan ön sıralarda soylular oturuyor ve arkalara doğru giderek daha düşük sınıftaki insanlar yer alıyordu. Oturak yerleri numaralı olduğu için biletler de öyleydi ve arenaya olan mesafeye yakınlık en pahalı biletler demekti. Bugün Zorlu Center’da, yabancı grupların konserlerinde ya da dünyaca ünlü diğer birçok etkinlikte olduğu gibi…
Seyircilerin oturduğu yerlerin dışında, Kolezyum’un da merkezi olan arenanın zemini kumla kaplıydı. Akan kanın çekilmesi ve temiz kalmasının yanı sıra, sürekli ıslak zeminde dövüşmenin de mümkün olmayacağı düşünülmüş olsa gerek. Ayrıca yapılan kazılar bir de zeminin altındaki ilginç mimariyi ortaya çıkardı. Bir nevi tiyatro sahnesinin arkasına benzer, dar koridorlardan oluşan bir bölüm de mevcutmuş. Burası vahşi hayvanların arenaya salınmadan önce tutuldukları ya da gladyatörlerin beklediği yerler olarak biliniyor. Hatta onları yukarı çıkaran kafesli bir asansör de bulunuyormuş ancak günümüze kadar gelmemiş.
Son olarak bir de bugünün localarına benzer bir bölüm daha bulunuyormuş. Burası imparator ve ona en yakın olanlar için ayrılmış olan bir podyum. Buradan dövüşleri izleyen imparator günlerce aç ve karanlıkta bırakılmış hayvanlara karşı kazanan gladyatörlere de özgürlüğünü bağışlıyormuş.
Her Devrin Bir Sonu Vardır
Kolezyum için de bu durum böyle olmuş, sevgili gezginler. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve Dünyanın 7 Harikası’ndan biri olan Kolezyum en parlak zamanlarını 5 yüzyıl boyunca yaşamış. Ancak daha sonra eskisi gibi ilgi odağı olmaktan çıkmış.
Yıllar içinde zamana yenik düşmüş ve bazı depremlerde hasar görmüş olsa da en büyük talihsizlik Rönesans döneminde yapıda kullanılan taşların bazı bazilika, yol ve köprü yapımlarından kullanılmak üzere alınması ile olmuş. Zaten fotoğraflarından da göreceğiniz üzere güney cephesinin çok büyük bir bölümü artık yok.
13. yy’da kale olarak da kullanıldıktan sonra kayda değer bir rol oynamamış tarih boyunca. Birçok restorasyon çalışması da yapılmış olan Kolezyum Roma’da hala en büyük ilgi odağı olan yapı. Özellikle hava karardıktan sonra ışıklar yandığında kimse bu yapının güzelliğine kayıtsız kalamaz.
Ancak her güzelliğin de bir bedeli var. Bu yüzden Kolezyum’a nasıl gidilir diye düşünüyorsanız söyleyeyim; havalimanından taksi ya da otobüslerle geçebilmeniz mümkün. Sorun, Kolezyum’un bilet kuyruğu. Çok uzun bir sıra. Bunu atlatmak için Kolezyum’a çok yakın olan Palentine Hill ofisinden Roman Forumu, Palentin Tepesi ve Kolezyum’a girmenizi sağlayacak olan 3’ü 1 arada biletini almanız size çok fazla vakit kazandıracaktır, benden söylemesi.
Kolezyum’u dair bu bilgileri öğrendikten sonra gezmesi daha keyifli olacaktır. Artık valizi hazırlayabilirsiniz. İyi yolculuklar! 🙂