Ekoturizm, yerel çevrenin ve doğal alanların korunmasına aynı zamanda yerel halkın huzurunun bozulmamasına yardımcı olan seyahat anlamına gelir.
Japonya, sürdürülebilir harika doğal güzelliklere sahip bir ülke. Shinjuku’nun uğultulu neon ışıkları doğa için pek iyi olmasa da, ülkenin diğer noktalarında muhteşem ekoturizm noktaları bulunuyor. Bambu bahçelerinden tutun mercan resiflerine ve tropikal balıklardan kum tepelerine kadar efsane yerler. Japonya’nın yerleşimden uzakta ki adaları da bu listenin içerisinde. Bu yemyeşil Japonya rehberinde ülkenin en iyi ekoturizm destinasyonlarını gelin beraber keşfedelim.
İçindekiler
Fuji Dağı
Fuji Dağı, Japonya’nın görülmesi gereken yerlerinden, en iyi destinasyonlarından biridir. biridir. 3.776 m yükseklikte olan Japonya’nın en yüksek dağı Fuji dağı Tokyo’dan açık bir günde rahatlıkla görülebiliyor. Ancak manzaralar yakından çok daha etkileyici. Zirvede ki suyun yansımasında parıldadığını görmek için dağın kuzeyindeki Fuji Five Lake (Fujigoko) bölgesine veya güneydoğudaki Hakone kaplıca bölgesine gidin, hatta Temmuz başından Eylül ortasına kadar dört tırmanıştan birini yapın derim.
Fuji-Hakone-Izu Ulusal Parkı ayrıca beş katlı Chureito Pagodası, volkanik Izu Adaları ve ipeksi Shiraito Şelaleleri’ne sahiptir. Parkın giriş ücreti ile ekotorizme destekte bulunulmaktadır.
Yakushima
Japonya’nın dört büyük adasının en güneyinde olan Kyushu’nun hemen altında oturan Yakushima adası, bin yıllık sedir ağaçlarıyla kaplıdır. Bu 1000 yıllık ağaçlara Yakusugi takma adı verilir ve adanın adı Japonca sedir anlamına gelen sugi ile birleştirilir. Adada ki en büyük ağaç olan Jomonsugi’nin 7.000 yıldan daha eski olduğu düşünülüyor. Japonya’daki 30 ulusal park statüsünden biri olan 2012 ulusal park statüsüyle korunmadan önce Edo Dönemi’nde bir ağaç kesme saldırısından sağ kurtulmuş olduğu için şanslı.
Yakushima , ormanın tanrıları ile onu tüketen insanlar arasında kalan genç bir prensin hikayesi olan 1997 Studio Ghibli filmi Prenses Mononoke’ye ilham verdi. Ve yakusugi arasında sis kaldığında Yakushima’nın neden beyazperdede parıldadığını ve bu nadir doğa parçasının neden bu listede bir yeri hak ettiğini anlamak kolaydır.
Okinawa Adaları
500 km güneyde olan bu adalar zinciri, Pasifik’teki subtropikal bir cennettir. Ve Japonya’nın bu doğal ücra köşelerini ülkenin mutlaka ziyaret edilmesi gereken ekoturizm destinasyonlarından biri yapan şey, kesinlikle Japonlara aykırı görünmesidir.
İshigaki’nin kuzey kıyısında Kabira Körfezi’nin beyaz kumu ve turkuaz suyu, Japonya’nın en muhteşem sahil manzaralarından birini oluşturur. Maalesef burada yüzemiyorsunuz, ancak cam tabanlı tekne turları ile renkli mercanları ve hatta hareketli deniz yaşamını seyredebilirsiniz.
Yaban hayata sahip olan yakınlardaki İriomote adasına kayık ile gidilip keşfedilebiliyor. Aman dikkat hemen uyarayım adada eşsiz İriomote yaban kedileri ile yılanlar bulunuyor. Ve daha da ileride, Kerama adalarında manta vatozlarıyla yüzme deneyimleri yaşayabilirsiniz.
Bu adalar zincirinin içerisinde bulunan Yonaguni adasında çekiç kafalı köpekbalıkları ile dalış yapmak da burada ki doğal ve eşsiz aktivitelerden birisi. Hangi aktiviteyi yaparsanız yapın hayatınızın en unutulmazları arasına gireceğine eminim.
Nagano
Şimdi doğru gidelim Okinawa Adaları’nın beyaz kumlarından 1998 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan ve gerçek bir ekoturizm diyarı olan Nagano’nun bembeyaz karına. Burada bulunan Jigokudani Maymun Parkı, Japon makakları veya kar maymunları popülasyonu ile ünlüdür. Batıda ki Yari Dağı, özellikle Nisan-Kasım ayları arasında yürüyüşçüler için nefes kesici bir ortam sunuyor. Nagano ve Tokyo’nun ortasında bulunan Karuizawa kuş cenneti, Japonya’nın en sevimli yerli hayvanı olan dev uçan sincapların cennetidir.
Ogasawara Adaları
Ogasawara Adaları, Tokyo’nun 1.000 km’den daha güneyinde olmasına rağmen resmi olarak başkent tarafından idare edilmektedir. Ogasawara Adaları, Okinawa gibi genel olarak güneşli bir havaya sahiptir. El değmemiş plajları ve mercan resifleri ile müthiş bir keşif rotası.
Sadece Chichijima ve Hahajima ziyarete açıktır. Ancak her yer değişik bitkiler ve hayvanlarla kaplıdır, bu da ziyaretçilerin yanlarında neler getirebileceğine dair son derece katı kurallar getiriyor. Ülkenin uzak köşesi olduğu için buraya ulaşmanın tek yolu Tokyo’dan kalkan 24 saatlik feribottur. Buranın ekosistemini bu kadar benzersiz ve değerli kılan bu aşırı izolasyondur. Mesafenin doğaya olumlu etkisi.
Nachi Şelaleleri
Japonya’nın en yüksek tek katmanlı şelalesi 133 m yüksekliktedir. Bu görkemli şelale bir zamanlar dini bir yer olarak kabul edilirdi. Osaka’nın güneyindeki Kumano bölgesinin bu bozulmamış parçasının daha da görkemli manzaralarını görmek için Nachi Taisha’nın torii kapılarına giden yürüyüş yolunu takip edin.
Tottori
Okinawa gibi, Tottori’yi de ülkenin en özel ekoturizm destinasyonlarından biri yapan şey, burada ki bozulmamış ekosistemdir. Burada, Japonya’nın en büyük kumulları vardır. Japonya Denizi’nden gelen binlerce yıllık rüzgarlarla oluşmuş Honshu kıyı şeridi boyunca devam eden 16 km’lik kumullardır. Sanin Kaigan Ulusal Parkı tarafından korunan kum tepelerinin bir kısmı deniz seviyesinden 50 m yüksektedir. Yamaç paraşütçüleri, kum sörfçüleri ve deve binicileri tarafından ziyaret edilir.
Nara
Wakakusa Dağı’nın eteğindeki devasa bir alan olan Nara Park’ta 1000’den fazla serbest dolaşan vahşi sika geyiği yaşıyor. O kadar kutsallar ki resmi olarak ulusal bir hazine olarak belirlenmişlerdir. Parkın hemen doğusunda ve hem Kyoto hem de Osaka’ya günübirlik gezi mesafesinde olan Kasugayama İlkel Ormanı da koruma altındadır.
UNESCO Dünya Mirası statüsüne layık görülen Kasugayama’da, nadir flora ve fauna ekosistemi geliştirilerek avlanma ve ağaç kesimi yasaklanmıştır. Kasugayama’nın benzersiz bir ekoturizm hedefi olması, Japonya’daki yeşil alanlar içinde ender rastlanan bir ödüldür.