İstanbul, yalnızca Türkiye’nin değil tüm dünyanın bildiği ve sevdiği metropollerden biri. Kimisi taşı toprağı altın diyerek geliyor kimisi tatile gelip dönemeyecek kadar çok seviyor. İstanbul yerlisi için trafik ve ulaşım çılgınlığının yaşandığı bir keşmekeş olabilirken, işten ya da okuldan çıkıp Kadıköy’deki Nazım’da çay kahve içmenin tadını da veren pek bir şey yok. İstanbul yaşattığı her çeşit hikayeye karşın çok güzel ve gezilip görülmesi gerekli olan bir şehir.
Konumu, coğrafi açıdan büyük önem taşırken, asırlardır politik olarak da İstanbul’un üstünden pek çok kültürün gelip geçmesini sağlamayı başaran önemli faktörlerden. Bizans İmparatorluğu, Eski Roma ve Osmanlı’dan kalıcı izler taşıyan bu şehir için söylenmiş çok doğru bir laf var : “Ömür biter, İstanbul bitmez.” Asya kıtasıyla, Avrupa kıtasını, doğuyla batıyı birbirine bağlayan İstanbul’da gezilecek yerleri, özel lezzetleri ve şehir hakkında bilmeniz gerekli olan tüyoları birlikte inceleyelim.
İçindekiler
İstanbul’da Gezilecek Yerler
İstanbul’da gezilecek yerler saymakla bitmez. Tamamını burada aktarmamız mümkün olmadığından ben de en önemli mekanları sizlere tanıtma arzusundayım.
Avrupa Yakasında Gezilecek Yerler
İstiklal Caddesi-Taksim- Cihangir
Avrupa yakasının ikonik bölgesi olan Beyoğlu, İstanbul için adeta kalp gibi atmakta. Tüm kültür-sanat-sinema etkinliklerinin merkezi olmasının yanında, moda-alışverişin de merkezi olan bölge, yemek kültürü açısından da önemli bir merkez. İstiklal Caddesi’ni boylu boyunca yürüyebilir ya da tarihi tramvaya binerek caddenin havasını soluyabilirsiniz. Gece hayatı için Nevizade’ye uğrayabilir, Galatasaray Lisesi’nin sağından aşağı doğru yürüyerek kendinize yeni rotalar çizebilirsiniz. İstanbul’un en güzel sokakları ara sokaklarıdır diye düşünüyorum.
Galata Kulesi
Vapurla karşıya geçerken gözünüze çarpan ve İstanbul’un silüetinde önemli bir rol oynayan Galata Kulesi’nin etrafında olmak adeta büyüleyicidir. Bu denli eski ve ölümsüz bir yapıyla insanın faniliği yanyana gelince tarih ruhu ortaya çıkıyor. Çevresindeki mütevazı yerlerde çay içebilir, şehrin ruhunu ve nefesini en çok hissedebileceğiniz bu mekanın tadını çıkarabilirsiniz. Kulenin tepesine çıkarak panoramik bir şehir manzarasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Özellikle yaz ve ilkbaharda kulenin tepesi gerçekten kalabalık oluyor.
Sultanahmet Meydanı
Kabataş’tan tramvaya bindiğinizde eski İstanbul’un merkezine doğru gidiyorsunuz demektir. Karaköy, Eminönü ve Sirkeciyi geçtikten sonra Sultanahmet Meydanı’na ulaşırsınız. Yol üstünde Karaköy’de inip yeni nesil kafelerin tadını çıkarabilir, Eminönü’nün karışık düzeninde kendinizi şehirli gibi hissedebilirsiniz. Aslında İstanbul’un her semtinde yapılacak keyifli aktiviteler ya da çay içip rahatlamak için çınar altına kurulmuş bir kafe bulabilirsiniz. Tabii Sultanahmet Meydanı’nın ünüyle yarışamazlar. Sultanahmet Meydanı, İstanbul’un en eski bölgeleri arasında yer almakta. İçinde Sultanahmet Camii, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı gibi önemli tarihi yapıları barındırmakta.
Dur dur anlatmaya devam etme! Bana İstanbul’da kamp yapabileceğim yerleri göster diyorsanız İstanbul’a En Yakın 10 Ücretsiz Kamp Yeri yazıma bakmanızı öneriyorum.
Sultanahmet Camii – Ayasofya-Yerebatan Sarnıcı
Sultanahmet Camii, Mimar Sinan’ın mimari anlayışında inşa edilmiş olup toplam altı tane minaresiyle ünlenmiş bir yapı. 17. Yüzyılda yapılmış olan camii İstanbul denince akla gelenler arasında yerini alıyor.
Ayasofya, camii mi kilise mi olduğu devamlı konuşulan tartışmalı bir yapı. Aslında kilise olarak inşa edilmiş ancak İstanbul’un fethedilmesinden sonra camii biçiminde kullanılmaya başlanmış. Yakın zamanda burası cami olarak kullanılmaya başlandı. Birbirlerine geçmiş kültürlerin izlerine gördüğünüz üzere aynı meydanda bile rastlamak mümkün.
Yerebatan Sarnıcı ise Bizans döneminde çevrede yaşayanlara su sağlaması amacı ile inşa edilmiş işlevsel bir yapı. Görüp görebileceğiniz en etkileyici müzelerden bir tanesi olan Yerebatan Sarnıcı bünyesinde bir de ters medusa başı barındırıyor. Sayısız gibi görünen sütunların arasında tarihin ve kültürün kokusunu duyacaksınız.
Çemberlitaş
Sultanahmet Meydanı’ndan sonraki durakta yer alan Çemberlitaş ismini Roma döneminden kalma anıttan alıyor. Çemberle sarılmış uzun bir sütun, tramvay durağının hemen yanında yer almakta. Çemberlitaş hemde hamamlarıyla da meşhur bir bölge. Civarda yürüyebilir, pek çok kültürün aynı sepette eriyerek yarattığı keyifli manzaraların tadına varabilirsiniz.
İstanbul Üniversitesi- Tarihi Kapı
İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk ünivesitesi olan İstanbul Üniversitesi hala eğitim öğretime devam etmekte olan çok önemli bir eğitim merkezi olmakla birlikte çok önemli bir kapıya da ev sahipliği yapıyor. Tarihi kapının üstünde üniversitenin açılış yılı olan 1453 rakamları yazılı. Bu kapıya kadar gitmişken, hemen arkasında yer alan Beyazıt Meydanı’ndaki ikinci elcilere de bir uğrayın derim. İlginç şeylerin satıldığı bu tezgahlar İstanbul’un sırlarla dolu rengarenk bir şehir olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kapalıçarşı
Çemberlitaş’tan sonra sıra Kapalı Çarşı’ya geliyor. Kapalı Çarşı, İstanbul’da ticaret adına çok önemli bir yer. Turistik hedefinin dışında, binlerce büyüklü küçüklü mağazaya da ev sahipliği yapıyor. Kuyumcular, halıcılar, kumaşcılar ve aklınıza dahi gelmeyecek binbir türlü şeyi Kapalı Çarşı’dan edinebilirsiniz. İçerisinde yüzlerce restoran ve kafe bulunan Kapalı Çarşı’nın Beyazıt’taki kapısından girip, Eminönü’nün arka sokaklarından çıkabilirsiniz.
Buralar çok kalabalık yahu daha sakin yer yok mu diyorsanız sizi İstanbul’a Yakın Yürüyüş Rotaları yazıma yönlendirebilirim.
Bebek
Dünya’nın en güzel manzaralarından biri Boğaz manzarası olabilir mi? Bence olabilir. Avrupa yakası sahil şeridi tamamen çok güzel olmakla birlikte, Bebek sahilde bir kafede oturup bu şahane manzaranın tadına varmak için çok güzel bir nokta. Bebek Yokuşu’nu çıkıp Etiler’e de bir uğrayarak İstanbul’u daha iyi tanıyabilirsiniz. Bebek dışında boğazın Avrupa tarafında, Ortaköy, Emirgan, Tarabya ve Sarıyer de çok güzel yerlerdir. Vaktiniz olursa buralara da gitmenizi öneririm.
Beşiktaş
Özlem Keşifte olarak burası benim evimin olduğu yer. Beşiktaş İstanbul’daki en önemli merkezlerden biri olması ile ön plana çıkıyor. Bünyesine Deniz Müzesi’ni barındırıyor. Merkezindeki balıkçılarıyla isim yapmış olmakla birlikte, pek çok kafe ve barı da Beşiktaş’ta bulabilirsiniz. Kartal heykeli, Beşiktaş takımının maçları olduğunda hınca hınç dolar. Fanatik değilseniz bile, bunun enteresan bir kültür olduğunu kabul edip keyfine varabilirsiniz. Kadıköy’e, Kabataş’a ve Ortaköy’e çok yakın olan Beşiktaş hemde da bir ulaşım merkezi.
Topkapı Sarayı
İstanbul’un fethedilmesinden sonra yapımına başlanan saray saraylıların yaşaması amacı ile yapılmaya başlanmış olup, çok turist çeken yapılar arasında yerini alıyor. Padişahın evi olmasının yanında, Sultan Abdülmecid’e kadar ülkenin idaresi, eğitimi ve sanat yapmış olduğu çalışmalar için önemli bir rol oynamış ve cumhuriyetin kurulmasıyla 1924 senesinde gezip görebileceğimiz halini almış. Günümüze ulaşamayan köşkler dışında Çinili Köşk, Sepetçiler Kasrı ve İncili Köşkü sarayın bahçesinde bulabilirsiniz.
Birde İstanbul’da çok sayıda Kasr bulunuyor. Farklı bir şeyler yapmak isterseniz de İstanbul’da Mutlaka Görmeniz Gereken 10 Kasır yazıma bakın derim.
Anadolu Yakasında Gezilecek Yerler
Kadıköy
Anadolu yakasının en büyük, en merkezi ve bir o kadar şahane semti Kadıköy. Yazının girişinde bahsettiğim Nazım Hikmet adındaki restoran-kafe burda yer almakta. Şehrin göbeğinde ağaçlı alanları da olan semt, dünyaca ünlü restoranlara ve mağazalara sahip. Kadıköy’ün meşhur “Boğa Heykeli”yle resimler çektirebilir, Bahariye caddesinde semtin havasını soluyabilir, adı bilinen Rexx sinemasında bir film seyrettikten sonra da Kadife sokakta gece hayatına katılabilirsiniz.
Beylerbeyi Sarayı
1865 senesinde inşa edilmiş Beyleybeyi Sarayı İstanbul’da gezilip görülmesi gerekli olan yerler arasına giriyor. Saray, Osmanlı saraylılarına ev sahipliği yapmış olmasının yanında diğer devletlerden gelen başkanların ve yetkililerin ağırlanmasında kullanılmıştır. Türkiye’de misafir ağırlayamaya verilen önemi düşünürseniz ne kadar güzel bir mekan olduğunu hissedebilirsiniz!
Adalar
Kadıköy’den ya da Bostancı’dan vapurla ulaşabileceğiniz adalar İstanbul’da yer alan ama sanki ege kıyılarındaymışsınız izlenimi yaratan ufak cennet parçaları olarak karşımıza çıkıyor. Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada’yı kapsayan semt, adalı kültürünü hissedebileceğiniz keyifli görüntüler sunuyor. İstanbul’da araba bulunmayan tek bölge olan adalarda temiz havayı ciğerlerinize çekerek Ayayorgi tepesinden İstanbul’u seyredalabilirsiniz. Burgazada’da Kalpazankaya’ya oturup muhteşem enerjisiyle sizi sarmasına izin verdiğiniz ada kültürünün yemeklerinden tadabilirsiniz.
Ayrıca youtube kanalımda bu adaların hepsini tek tek gezdim ve vloglar hazırladım. İstanbul Prens Adaları vloglarıma mutlaka bakın derim.
Kandilli
Kandilli refah seviyesi yüksek bir nokta olduğundan bünyesinde pek çok yalıyı barındırıyor. İç sokaklarında restore edilmiş olan ahşap yapılarla eski İstanbul’a dair fikir edinmenizi tavsiye ediyorum. Bir Rum ve bir Ermeni kilisesi de bu semtte yer almakta. Anadolu yakasında yer alan Kandilli boğaza bakar.
Kız Kulesi
Üsküdar’dan ufak teknelerle ulaşabileceğiniz Kız Kulesi, romantik bir üne sahip. Sevgilinizle gelip, aşkınızın imzasını buraya atabilirsiniz. Boğazın tam ortasında yer alan kız kulesi, size denizin ortasında ufak bir alanda çok lezzetli yemekleri eşsiz manzara eşliğinde sunuyor. 2500 senelik bir geçmişe sahip olan Kız Kulesi İstanbul’un bugüne dek şahit olduğu her şeye şahit oluşuyla da tarih boyunca önemli bir konuma sahip.
İstanbul gezilecek yerler Avrupa yakası bölümünün ardından, Anadolu yakasını da anlattım. Eski İstanbul daha çok avrupa yakasında izlerini taşıyor. Anadolu yakası İstanbul’da yoğunlukla ikamet için tercih edilen bir bölge. Tabii Anadolu yakasının size sunacağı, pek çok güzellik, muhteşem manzara ve keyifli vakitler da var.
İstanbul’da Ne Yenir?
Tüm dünya mutfaklarına ait öğelerin bulunduğu İstanbul’da her şeyin en güzelini yiyebilirsiniz. Çok ucuz ve inanılmaz pahalı iki ucun arasında her bütçeye hitap eden alternatifleri bulabilirsiniz. İstanbul’u İstanbul yapan lezzetlerden bahsetmek gerekirse…
Eminönü’nde balık ekmek yemek her İstanbullunun hayatında en az bir kez muhakkak yapmış olduğu bir şeydir. Mesele balığın lezzetinde değil, Galata Kulesi’nin bekçiliğinin eşliğinde, boğaza nazır iştahla yediğiniz ekmeğin tazeliğindedir belki de. Herhalükarda denenmesi gerekli olan bir lezzet, kesinlikle tavsiye ediyorum.
İstiklal caddesinde daima yerinde duran ve çoğu zaman adres sormak için durulan mısırcılar ve kestanecileri es geçmek istemedik. Bir süt mısırı alıp ısıra ısıra dolaşmak, kış günü sıcacık kestaneleri yemek kadar keyifli pek az şey vardır! Ama İstiklal Caddesi denildiği anda ilk akla gelenin ıslak hamburger olduğu değişmez gerçek tabii.
Ortaköy’de kumpir yemek de muhteşem bir seçenek. Bol soslu, bol malzemeli ve bol kalorili kumpiri yedikten sonra, İstanbul’u jet gibi turlayacağınıza eminim!
Midye dolma, deniz şehri İstanbul’un her yerinde rastlayacağınız bir yiyecek. Başında durup teker teker de yiyebilirsiniz, bir poşete arzu ettiğiniz kadar koydurup canınızın istediği yerlerde de tüketebilirsiniz midyeyi.
Alkolden sonra da iyi giden midye muhteşem bir atıştırmalık olarak, İstanbul kültüründe yer almakta.
Topik ismindeki bir Ermeni mezesi, İstanbul’un yemek açısından da pek çok kültürden etkilendiğini göstermekte. Tatlı bir meze olan topik daha önce yemediyseniz muhakkak İstanbul’da yemeniz gerekli olan lezzetler arasında.
İstanbul en iyi lezzetleri bunlarla sınırlı değil ama bu kadarı karnınızı acıktırmaya yetmiş olmalı!
İstanbul’da Ulaşım
İstanbul’a adım attığınız ilk anda yapmanız gerekli olan tek bir şey var. İstanbul kart almak! İstanbul ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz bu kartı almazsanız işiniz zor.
İstanbul kart almak isterseniz şuradaki linke mutlaka bakın derim.
İstanbul’da ulaşım otobüsler, taksiler, dolmuşlar ve metronun dışında adını belki de ilk kez duyacağınız ulaşım araçları ile da sağlanıyor. Füniküler, tünel, marmaray… En ihtişamlı ulaşım aracıysa deniz yolunu kullananlar gibi görünüyor.
İstanbul gezisi planlıyorsanız, vapura muhakkak binmenizi tavsiye ediyorum. Çayınızı alıp, martılara simit atmak ve şehrin tüm titreşiminden bir an olsun sıyrılıp denizin sakinliğine şahit olmak eşsiz bir tecrübe.
Öyle bir şehir düşünün ki, ortasından deniz geçiyor olsun. Hakkında şarkılar, şiirler, kitaplar yazılmış olsun. Dünya’nın en otantik yerlerinden olan İstanbul anlatmakla bitmeyen güzelliklerinin yanında insanoğlunun geldiği yeri ve kurmuş olduğu düzeni de temsil ediyor oluşuyla büyüleyici bir şehir. Tüm güzelliklerinin yanında metropol olmasının getirdiği tehlikeleri de hatırlatmak isteriz. İstanbul’da gezip görebileceğiniz yerler adına bir fikir vermiş olduğumu umuyor ve iyi geziler diliyorum!