Galata Kulesi geçmişten bugüne dek durduğu yerde kök salar gibi şehri izlerken bizi de büyülüyor. Biraz yakından tanıyalım bu oldukça yaşlı ve yakışıklı beyefendiyi…
Galata Kulesi daima İstanbul’un en sessiz, en çok ilgi gören ve tarihin çok öncelerine dayanan varlığı sayesinde de ilgi uyandıran bir yapı oldu. Bütün bu özelliklerini de bugün hala koruyor. Bulunduğu Galata bölgesinin de gerek tarih boyunca farklı pek çok kültürden iz taşıyor olması gerekse bugün bir hayli popüler bir bölge olması kulenin şöhretini gün geçtikçe artıyor. Bir yandan da Kız Kulesi’nin de sevgilisidir kendisi.

Peki, geçmişten beri varlığını koruyan ve artık İstanbul’un en önemli sembollerinden olan Galata Kulesi ile alakalı biraz bilgi almak ister misiniz? Buyursunlar, o zaman… 🙂
İçindekiler
528 Yılında, Bizans İmparatorluğunda
O senelerde ve Bizans’ta kulenin ilk ortaya çıkış hikayesi başlıyor ve dönemin Bizans İmparatoru Anastasius tarafından ilk Galata Kulesi inşa ettiriliyor. Ancak 12002 ve 1204 seneleri arasında Dördüncü Haçlı Seferleri’nin İstanbul’a girmesi ve her şeyi talan eden Latinler’in elinden kurtulamaması nedeniyle kule yıkılıyor.
Bu bir son değil, yeni bir başlangıç oluyor. Bu kulenin yıkılmasının ardından 1348 senesinde Cenevizliler tarafından bugün bildiğimiz Galata Kulesi yeniden inşa ettiriliyor. Galata Surları’na ilave olarak inşa ettirilen kule yığma molozdan yapılıyor. Cenevizliler kuleye “İsa Kulesi” de diyordu ve zaten tepesinde de bir haç bulunuyordu.
Bugün Duvarların kalınlığı 3,75 metre, iç çapı 8,95 metre ve dış çapı 16,45 metre olan kule ilk yapıldığından sonra tekrar tekrar restore edildi ve yükseltildi. Yani, Cenevizliler tarafından inşa edilmiş olan haliyle bugünkü hali arasında fark var. Ancak o zaman İstanbul’un en yüksek binası olan Glata Kulesi bügün de bütün heybetiyle şehri sessizce gözlemeye başlıyor.
Her Dönemde Ayrı Bir Hikaye
Galata Kulesi hakkında kısa bilgi edinmek isteyenlerin bilmesi gerekenlerin başında kulenin pek çok farklı kültürü ve farklı tarihi süreci görüp geçirmiş olduğudur. Bu yüzden, şimdi İstanbul’da yerli veya yabancı turistlerin en büyük ilgi odaklarından birisi de olsa içinde pek çok hikaye barındırarak bugüne gelmiş.
Bizans döneminde yapılan ilk kulenin amacı fener kulesi olarak işlev görmesiydi. Cenevizliler yıkılan kuleden sonra ikinci kez Galata Kulesi yaptıklarında bunu surlara ilave olarak inşa ettiler ve bir bakıma gözetleme olarak da kullandılar.

1440’lı senelerde Türklerin eline geçen kule nerdeyse her yüzyılda bir restore ediliyor. İlk kullanım amaçları arasında ise Kasımpaşa Tersaneleri’nde çalışan Hristiyanların barınağı olması yer almakta. Osmanlı’nın İstanbul’u fethedilmesinden sonra Kanuni Sultan Süleyman kulenin tepesinde hacı kaldırtıyor. 1500’lerin başında gerçekleşen “Küçük Kıyamet” isimli depremde ciddi zarar gördükten sonra yine Kanuni tarafından restore ettiriliyor.
1500’lerin sonunda ise buraya bir rasathane kuruluyor ancak 1600’lere gelmeden bu rasathane de kapatılıyor. Buna neden olan ise dönemin padişahı III. Murat oluyor. Gökyüzü biliminin gereksizliğine inanan padişah kulenin rasathane olarak işlev görmesinin önüne geçiyor.
Galata Kulesi tarihinde olup bitenler bununla da bitmiyor. En çok bilinen hadisesi Hazerfan Ahmet Çelebi’nin kuleden Üsküdar’a doğru yaptığı uçuş olarak görülüyor. Ancak bu durumun hiç gerçekleşmemiş olduğu yönünde de görüşler bulunuyor.

1700’lü senelerde ise yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlıyor ve ne ironiktir ki kulenin kendisi bir yangına maruz kalıyor. Aldığı hasar III. Selim’in emriyle giderilmek üzere kule yeni bir restorasyona giriyor. Son olarak 1800’lerin sonlarında da bir fırtınada çatısı uçtuktan sonra artık başına gelmeyen kalmamış olarak sessiz sakin varlığını koruyor. Bugün bildiğimiz hali için ise en son restorasyonu 1967’de yapılıyor.
Tarih Varsa Efsane de Vardır
Galata Kulesi efsaneleri var bir de… Dile kolay, nerdeyse 1000 senedir orada olan bugünkü Galata Kulesi ile alakalı efsanelerin olmaması mümkün değil.
Bu efsanelerden en eski olanı da en bilineni de aşka dair… Dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesi olan İstanbul’un en bilinen simgelerinden olan bir yapının bu kadar güzel bir kavramla özdeşlemiş olması elbette çok güzel. Hikayesine gelirsek de şöyle ki eskilerde birbirine aşık olan çiftlerin Galata Kulesi’ne birlikte çıkması onların evleneceğinin bir kanıtı sayılırmış. Belki de bu günlerde pek çok aşık çiftin de evlilik teklifi için Galata Kulesi’ni seçmesinin sırrı bu rivayete dayanıyordur. 🙂
En popüler olan efsane ise esasında bir masal. Her ne kadar gerçek olamayacağını bilsek de çok hoşumuza gider bu masal. Derler ki çok öncelerde denizin ortasında bir başına duran Kız Kulesi ile bizim oğlan, Galata Kulesi birbirine tutulmuş. Biri karada diğeri denizde birbirilerine uzaktan baka baka aşktan kavrulmuşlar.
Ve lakin, bir gün Hazerfan Ahmet Çelebi’nin aklında uçmak fikri belirince Galata Kulesi de aşkı için ona yardım etmiş. Çelebi ile bir anlaşma yapmış; Galata Kulesi, Çelebi’nin icadı geniş kartal kanatlarla semaya süzülmesine izin verece ve fakat Çelebi de Kız Kulesi’ne Galata’dan aşk mektuplarını taşıyacak. İki delikanlı iki ayrı arzu ile anlaşmış; Ahmet Çelebi uçmuş ve Üsküdar semalarındayken Kız Kulesi’ne Galata Kulesi’nin mektuplarını götürmüş.
Kim bilir, bu efsanelerin ve masalların haricinde başka nice anılar, ne büyük hikayeler yatıyordur Galata Kulesi’nin taşlarında ama dilini bilmediğimiz için dinleyemiyoruzdur. Tabi, “Ben onun dilinden anlarım” diyenler de çıkacaktır aramızda.
Galata Kulesi’ne Nasıl Gidilir?
Aslında İstanbul’a geldikten sonra Galata Kulesi’ne gidememek mümkün değil. Şehrin neresinde olursanız olun Galata o kadar merkezi bir bölge ki oraya varmanız için pek çok rota çizebilirsiniz. Benim tavsiyem öncelikli hedefinizin Taksim’e ulaşmak olsun. Gerek metro gerekse otobüslerle gelebileceğiniz Taksim’den sonra İstiklal Caddesi boyunca yürüyüp Tünel’e varırsanız ve kendinizi oradan aşağı doğru bırakırsanız Galata Kulesi’ne kolayca varmış olacaksınız. Üstelik meşhur İstiklal Caddesi’ni de gezmiş olacaksınız.

Yok ben yürümek istemiyorum diyenler için iki seçenek önereceğim. Birincisi Taksim meydanından tramvaya binebilirsiniz (tam kulenin dibine gitmese de yolunuzu bayağı yakınlaştırmış olacaktır). İkincisi ise Taksim’den otobüse binip Şişhane’de inebilirsiniz. Şişhane’de indikten sonra sol tarafınızdan yukarı doğru salınan arnavut kaldırımlı sokak sizi Galata Kulesi’ne ulaştıracak. Şişhane’ye gitmek için Eminönü’den de otobüse binebilirsiniz. Yenikapı – Hacıosman metro alternatifini de her iki güzergah için tekrar hatırlatayım.
Bundan sonrası hem kulenin etrafında Galata bölgesini gezmek hem de kulenin tepesine çıkıp şehri izlemek olacak. 09:00 – 19:00 arasında ziyaret edeceğiniz kulenin önünde daima bir kuyruk olma ihtimali var. Bu yüzden hafta içi erken saatleri tercih etmek ziyaretinizi daha zahmetsiz kılabilir. Galata Kulesi giriş ücreti ise;
Tam: 20 TL
Öğrenci: 10 TL biçiminde gayet cüzi rakamlar. Bu fiyat turistler için 25 TL oluyor. Bu yüzden sizi ziyarete gelecek olan arkadaşlarınızla gidecekseniz aklınızda olsun.
Artık beklemeyin, efsanesini de tarihini de, nasıl gideceğinizi de biliyorsunuz. Galata kulesi keşfi gelsin artık.