“Yok mu şöyle az kalabalık bir ülke” diye soranlar için buyurun Pitcairn Adaları.
Bir ada ülkesi düşünün ve içine sadece 67 kişi koyun. Tam olarak bu düşündüğünüz adadan bahsedeceğim şimdi size. Pitcairn Adaları nüfusunun 200 katı kadar turist çekiyor olmasına rağmen minicik bir nüfusa sahip. 67 kişiden bahsediyorum; bir otobüsteki yolcu sayısı, sınıf mevcudu gibi bir şey ülke nüfusunu oluşturuyor. Ancak adanın sadece bu az nüfusu değil, geçmişi ve üstündeki yaşam da ilgi çekici.
İçindekiler
Yine Bir Keşif, Yine Bir Medeniyet
Öncelikli soruyu hemen cevaplayayım; Pitcairn Adaları Nerede? Büyük Okyanus’un güneyinde bulunan bu volkanik ada Tahiti’den 2.000 km, Hawaii’den 3.500 km uzaklıkta yer alıyor. Adeta okyanusun ortasında kendi başına var olmuş gibi.
Aslında ada elbette doğal yollarla oluşumunu tamamladı ve var oldu. Ancak üzerinde yaşayan insanların yıllar önce adaya ayak basmış olmasının bir hikayesi var. 1.700’lü yılların sonunda “Bounty” adlı yük gemisinde bir isyan çıkar. Geminin ikinci kaptanı olan Fletcher Christian ve onunla birlik olan tayfa birinci kaptanı ve ona sadık kalan tayfayı bir filikaya bindirip okyanusa bırakır. Gel gelelim, işin sonunda ceza almak ve idam olduğu için geri dönemezler. Rotalarını Tabuai Adaları’na yöneltirler ve yanlarında Tahitili kadınlar ve 8 de erkek köle ile henüz onlara kadar kimsenin ayak basmamış olduğu Pitcairn Adaları’na ulaşırlar.
Yalnız 8 kişinin ulaştığı adada o andan sonra bir hayat başlar. Yıllar içinde sessiz sakin kendi içlerinde yaşamış olduklarını düşünebilirsiniz ancak durum öyle değil; Koloniyi 1808 yılında ABD’li balina avcıları buldu. O andan sonra da hem balina avcıları hem de ABD ile Avustralya arasında sefer yapan yolcu gemilerinin uğrak yeri oldu.
1952 yılında İngiliz kolonisi olan Fiji’ye bağlanan ada 1970 yılında bağımsızlığını kazandı ve Yeni Zelanda’nın İngiliz büyükelçisi adaya vali olarak atandı. Oeno, Henderson ve Ducie ile birlikte Birleşik Krallığa bağlı Pitcairne Adaları Denizaşırı Toprağı’nı oluşturuyor.
Ada nüfusu 1936 yılında bir patlama yaşamış. 200 kişiden fazla nüfusa sahip olmuş ancak bu kadar kişinin yerleşim yeri kıtlığı sebebiyle adaya sığması mümkün olmayacağı için birçoğu Norfolk Adası’na göç etmek zorunda kalmış. Bunların dışında beyin göçü gibi sebeplerle adadan gönüllü olarak ayrılanlar da bulunuyor tabii.
Diyelim ki Gitmek İstediniz…
Hemen soracaksınız tabii Google’a; Pitcairne Adaları nasıl gidilir diye. Cevap veriyorum; deniz yolculuğu yapacaksınız. Hem de epey zorlu olanında bir tane. Çünkü 47 km2’lik bir adada havalimanı olmasını bekleyemezsiniz.
Pitcairne Adaları’na 14 gün süre ile gitmek isterseniz vizeye ihtiyacınız yok. Ancak çalışmak istiyorsanız o zaman Ada Konseyi’nin size 6 aylık vize vermesi şart oluyor. Öyle kaçak kalabilme şansınız falan olduğunu hiç düşünmeyin. Survivor Adası gibi burası; tanınmıyor olmanız mümkün değil, saklamanız da.
Vatandaşlık alma şansınız da var tabii ki. BOTC Pasaportunu aldığınızda ada yaşamı size pek fazla şey vadetmiyor olabilir, ancak bu pasaportun sağlayacağı imkanlar sizi biraz daha özgür kılabilir. Örneğin, Avrupa Birliği, Kanada ve Birleşik Krallık size vize olmadan da kapılarını açıyor. Fakat vatandaşlık için sizden epeyce para sahibi olmanızı beklediklerini de aklınızda bulundurun.
Şimdilerde Pitcairn Adaları’nda Yaşam
Bu kadar az insan olması adada ütopik bir yaşam olduğunu aklınıza getirmesin hemen. Pitcairn Adaları vatandaşlık hakkını almayı düşünmeden önce biraz daha okuyun bakalım, sandığınız kadar cazip olmayabilir.
Adamstown Pitcairn Adaları’nın hem başkenti hem de tek kenti. Ada bir başka şehrin olmasına izin vermeyecek kadar küçük. Adada yalnızca bir okul, bir kafe, bir okul, bir postane ve birkaç ev var. Arıcılık, balıkçılık, sebze – meyve toplanmasının yanı sıra çok değerli pulları olduğu için pul ihracatı da önemli bir geçim kaynağı halinde.
Pitcairn Adaları ekonomik özellikleri aslında büyük ülkelerdeki kadar komplike değil. Bu da hayatı kolaylaştıran bir etken gibi görünse de bazı şeyler aklınızı alabilir. Mesela, 2 GB kotalı 0.25 mbit hızda internet için ayda 100 liradan fazla ödemek gibi…
Sakinliği, sessizliği, Britanya ile aranızda bir köprü inşa etmesi güzel ancak kendi içinde şirin olan adanın bir de karanlık yüzü var maalesef. 2004 yılında cinsel taciz davalarıyla bir hayli üne kavuştu. Bu taciz ve tecavüzler 16 yaşın altındaki kızlara yönelikti. Ancak geçmiş kültürlerinden olsa gerek ada halkı bu durumu gayet normal karşılıyor, aralarında kadınların da bulunduğu ada sakinleri 12 yaşından sonra bütün kızların cinsel ilişkiye hazır olduğunu ve erkeklerin yaklaşımını normal karşılamaları gerektiğini savunuyor. Farklı kültürleri yakından tanımış gezginlerimiz iyi bilecek ki maalesef kültürler arasında bazı doğruların evrensel kabul edilmediği durumlar söz konusu. Anlaşılan o ki Pitcairn Adaları’na da “Pedofili”nin ne kadar yanlış olduğu bilgisi ulaşmamış.
Kendi bayrağı, başkenti, marşı ve bir dili de olan bu minik özerk devleti gidip ziyaret etmek isteyebilirsiniz. En azından çok az insanın bulunduğu, üstelik de bir ada ülkesinde gerçekten her şeyden uzaklaşma fırsatı bulabilirsiniz.
Şimdiden iyi yolculuklar dilerim…
1 Yorum
buraya nasıl gidelim özlem 😀 gidersek dönmeyiz…